Page 147 - 014 IMAN VE KUFUR MUVAZENELERI YENI.indd
P. 147
YİRMİALTINCI SÖZ 147
Hâtime
[Eski Said’in serkeş, müftehir, mağrûr, ucublu, riyâkâr
nefsini susturan, teslîme mecbur eden beş fıkradır.]
Birinci Fıkra: Mâdem eşya var ve san'atlıdır, elbette bir ustala-
rı var. Yirmiikinci Söz’de gayet kat'î isbât edildiği gibi; eğer herşey
birinin olmazsa, o vakit herbir şey, bütün eşya kadar müşkül ve ağır
olur. Eğer herşey birinin olsa, o zaman bütün eşya, bir şey kadar
âsân ve kolay olur. Mâdem zemin ve âsumânı birisi yapmış, yarat-
mış; elbette o pek hikmetli ve çok san'atkâr Zât, zemin ve âsumânın
meyveleri ve neticeleri ve gayeleri olan zîhayatları başkalara bıra-
kıp işi bozmayacak. Başka ellere teslîm edip bütün hikmetli işleri-
ni abes etmeyecek, hiçe indirmeyecek, şükür ve ibâdetlerini başka-
sına vermeyecektir.
İkinci Fıkra: Sen ey mağrûr nefsim! Üzüm ağacına benzer-
sin. Fahirlenme, salkımları o ağaç kendi takmamış. Başkası onla-
rı ona takmış.
Üçüncü Fıkra: Sen ey riyâkâr nefsim! “ Dine hizmet ettim. ”
َ
َ ْ ُ َّ َ ّ َ ٰ ُ ّ َ ُ َ ّٰ َّ
diye gururlanma. ﺮﺟﺎﻔﻟا ﻞﺟﺮﻟﺎﺑ ﻦﻳِ ا اﺬﻫ ﺪﻳﺆ ﺑا نِا sırrınca:
ِ
ِ ِ
ِ
ِ
Müzekkâ olmadığın için, belki sen kendini o recül-ü fâcir bilme-
lisin. Hizmetini, ubûdiyetini, geçen ni'metlerin şükrü ve vazife-i
fıtrat ve farîza-i hilkat ve netice-i san'at bil, ucb ve riyâdan
kurtul!