Page 32 - Puşideler
P. 32
TASAVVUFÎ ŞAHSİYETİ
Âşık Paşa, kurucusu Baba İlyâs-ı Horasânî olan büyük ve nüfuzlu bir şeyh ailesinin XIV. yüzyılın
ilk yarısındaki en önemli temsilcisidir. Onun, zamanında Anadolu’da Vefâiyye tarikatının başı
Âşık Paşa, Kırşehir’deki Âhiler’in büyük saygıyla bağlandıkları bir mürşid olarak çevresindeki Oğuzlara dostluk
sıfatıyla tanınmış bir mutasavvıf olduğu muhakkaktır. Mevlânâ ve Sultan Veled’e ve bunların
ve kardeşlik ilkelerini aşılamış, onlara yalın Türkçe ile Yunus tarzı ilâhiler söylemiş, ancak Yunus kadar başarılı
eserlerine büyük bir hayranlık duyduğu görülen Âşık Paşa’nın Mevlevîler’le de ilişkisi bulunduğu
olamamıştır. Eserlerini Türkçe ile yazan Âşık Paşa, aruz ve hece ölçüsüyle söylediği dörtlük ve gazel biçimindeki
rahatça söylenebilir. Kendisinin tasavvufî düşünceleri konusunda bir ölçüde en iyi belge, hiç
ilâhilerinin yanı sıra, kimi hikâyeler de kaleme aldı. Kırşehir’de, 3 Kasım 1333 tarihinde öldü. Mezarı üzerine
şüphesiz Garibnâme adındaki meşhur mesnevisidir. İlk anda bu esere bakarak Âşık Paşa’nın
türbe yapılmıştır ve bu türbe ziyaretgâh hâline gelmiştir.
tıpkı Mevlânâ gibi vahdet-i vücûd mektebine bağlı Sünnî bir mutasavvıf olduğu görüşüne sahip
olunmaktadır. Kırşehir’de, 3 Kasım 1333 tarihinde öldü. Mezarı Âşık Paşa mahallesinde yüksek bir
tepe üzerinde olup üzerine türbe yapılmıştır ve bu türbe ziyaretgâh hâline gelmiştir. Kırşehir’de
bulunan türbesi, kendisinin vasiyeti üzerine şehrin kuzeydoğusunda bir tepede yapılmış olup bir
de kitâbesi vardır.
Turk Ignesinin Mucizesi Pusideler 33