Page 787 - Yaratılış Atlası 4. Cilt
P. 787

Harun Yahya






                 Weiner'in yaptığı detaylı analizlerle bu sahtekarlık 1953 yılında kesin olarak ilan edildi. Kafatası 500
             yıl yaşında bir insana, çene kemiği de yeni ölmüş bir orangutana aitti! Dişler, insana ait olduğu izleni-
             mini vermek için sonradan özel olarak eklenmiş ve sıralanmış, eklem yerleri de törpülenmişti. Daha
             sonra da bütün parçalar, eski görünmeleri için potasyum-dikromat ile lekelendirilmişti. Bu lekeler, ke-

             mikler aside batırıldığında kayboluyordu. Sahtekarlığı ortaya çıkaran ekipten Le Gros Clark, "Dişler
             üzerinde yıpranma izlenimini vermek için yapay olarak oynanmış olduğu o kadar açık ki, nasıl olur da
             bu izler dikkatten kaçmış olabilir?" diyerek şaşkınlığını gizleyemiyordu.             56
                 Bu şaşırtıcı gerçeği bilim yazarı Hank Hanegraaff şu şekilde dile getirmişti:

                 Marvin Lubenov'un açıklamalarına göre: "Alt çenedeki orangutan dişlerinin üzerindeki törpü izleri açıkça

                 görünür şekildeydi. Azı dişleri yanlış şekilde dizilmişti ve iki farklı açıdan törpülenmişti. Köpek dişi de iki
                 farklı açıdan törpülenmişti. Köpek dişi öyle derin şekilde törpülenmişti ki pulpanın kavitesi açığa çıkmış
                 sonra içi doldurulmuştu."    57

                 Evrimci biyolog Keith Steward Thomson, Piltdown Adamı ile ilgili bu büyük yalanı, "1912 yılındaki
             Piltdown Adamı sahtekarlığı, tüm bilimsel sahtekarlıkların en başarılı ve en haincelerinden biridir."                    58

             şeklinde yorumluyordu.
                 Bu şaşırtıcı ve Darwinistler adına utanç verici keşfin ardından Piltdown Adamı, 40 yılı aşkın bir sü-
             redir sergilenmekte olduğu British Museum'dan alelacele çıkarıldı. Darwinist sahtekarlık o kadar ileri
             boyutlardaydı ki, 40 yıl boyunca el yapımı bir fosil bütün bilim çevrelerini ve bütün insanlığı aldatmıştı.
             Kuşkusuz bu, evrim tarihindeki en büyük kara lekelerden biri olarak yerini alacaktı. Evrimci antropoloji

             profesörü Pat Shipman bu büyük aldatmacanın etkisini şu şekilde tarif ediyordu:

                 Keşfi 1912 yılında açıklanan Piltdown fosilleri, bu kalıntıların hileyle yerleştirilmiş, değiştirilmiş bir sahte-
                 karlık olduğunun anlaşılmasına yani 1953 yılına kadar, paleoantropolojinin en büyük beyinlerinin pek çoğu-
                 nu aldattı. 59

                 Gazeteci, yazar ve filozof Malcolm Muggeridge ise Piltdown Adamı fosili gibi sahtekarlıklarla ayak-
             ta tutulmaya çalışılan Darwinizm'in tüm insanlığı düşürdüğü durumu şu sözlerle tarif ediyordu:

                 Evrim teorisinin, özellikle de onun uygulandığı alanların, gelecekte tarih kitaplarındaki en büyük espri ko-

                 nularından biri olarak yerini alacağına ikna oldum. Gelecek nesiller, oldukça zayıf ve şüpheli hipotezin ina-
                 nılmaz bir saflıkla kabul edilebilmesini şaşkınlıkla karşılayacaklardır...    60

                 Piltdown sahtekarlığı, kendilerince yaratılış inancını zihinlerden silebilmek, insanın tesadüfen, kendi
             başına, sorumsuzca meydana geldiği yalanına insanları inandırabilmek için gerçekleştirilmiş, deccali sis-
             tem olan ateist masonluğun bir oyunudur. Fakat Allah'ın muhteşem yaratışı ve eşsiz eserleri öylesine açık

             ve belirgindir ki, günümüz bilimi ile gelinen noktada bunların görülmemesi mümkün değildir. Deccal'in
             dünya çapındaki bu beyhude çabaları, onu ve takipçilerini küçük düşürmekte, Darwinizm yalanının bü-
             yük bir başarısızlık olduğunu açıkça göstermektedir. Yüce Rabbimiz olan Allah, insanı nasıl yarattığını
             ayetleriyle haber vermiştir ve evrendeki tüm deliller bu üstün yaratılışı açıkça göstermektedir:

                 Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir
                 özden (sülale'den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona Ruhundan
                 üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 7-9)





                                         13. Nebraska Adamı Bir Sahtekarlıktır

                 1922'de, Amerikan Doğa Tarihi Müzesi müdürü Henry Fairfield Osborn, Batı Nebraska'daki Yılan
             Deresi yakınlarında, Pliosen dönemine ait bir azı dişi fosili bulduğunu açıkladı. Bu diş, iddiaya göre, in-
             san ve maymunların ortak özelliklerini taşımaktaydı. Çok geçmeden konuyla ilgili çok derin bilimsel

             tartışmalar başladı. Bazıları bu dişin sahibini Pithecanthropus erectus olarak yorumluyorlar, bazıları ise
             bunun insana daha yakın olduğunu söylüyorlardı. Büyük tartışmalar yaratan bu diş fosiline "Nebraska
             Adamı" adı verildi. "Bilimsel" ismi de hemen peşinden geldi: Hesperopithecus haroldcooki.





                                                                                                                          Adnan Oktar    785
   782   783   784   785   786   787   788   789   790   791   792