Page 38 - Gerçeği Düşündünüz Mü
P. 38
GERÇEĞİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
De ki: "Eğer bi li yor sa nız (söy le yin:) Yer yü zü ve onun
için de olan lar ki min dir?" "Al lah'ın dır" di ye cek ler. De ki:
"Yi ne de öğüt alıp-dü şün me ye cek mi si niz?" (Mü'mi nun
Su re si, 84-85)
An dol sun Biz Kur'an'ı zikr için ko lay laş tır dık. Fa kat
öğüt alıp-dü şü nen var mı? (Ka mer Su re si, 17)
... İş te Rab bi niz olan Al lah bu dur, öy ley se O'na kul luk
edin. Yi ne de öğüt alıp dü şün me ye cek mi si niz? (Yu nus
Su re si, 3)
Ya ra tan, hiç ya rat ma yan gi bi mi dir? Ar tık öğüt alıp-dü -
şün mez mi si niz? (Nahl Su re si, 17)
Din hakkında toplumun telkinlerinden bağımsız olarak
düşünmeyen kişi, iki büyük yanlışın içine düşecektir. Bunlar-
dan birincisi, din ahlakından uzak durmaya çalışan kişinin,
dinin varlık sebebini yani Allah'ı düşünmemesi, tanımaması,
daha doğru bir deyişle, Yüce Allah'ın sonsuz kudretini takdir
edememesidir. İkinci yanlış ise, dinin, insanı, sıkıntı ve baskı
dolu, tutucu bir ortama sürükleyeceğini ve ona, yaratılışına
ters yaptırımlar yükleyeceğini sanmasıdır. Din adına ortaya
çıkan bazı kimselerin, söz konusu tabloyu, dinin kendisiymiş
gibi öne sürmeleri de, kişideki "din ahlakını yaşarsam iste-
diklerimi yapamam" korkusunun sürmesinin önemli bir
sebebidir. Halbuki gerçekler bu kişinin sahip olduğu kanaat-
ten çok farklıdır. İslam ahlakı insanı her türlü baskıdan, kor-
kudan, endişeden, tedirginlikten kurtarır. Kişinin hep neşeli,
itidalli, huzurlu ve rahat bir ruh haline sahip olmasını sağlar.
Samimi olarak Kuran'a ve sünnete uyan bir kimse, yukarıda
saydığımız ön yargılara sahip olan kişinin asla yaşayamaya-
cağı ve belki de hayal dahi edemeyeceği bir güzellik ve
bereket içinde yaşar.
36