Page 39 - Gerçeği Düşündünüz Mü
P. 39

Harun Yahya (Adnan Oktar)

               İnsan, birinci yanlıştan kurtulduğu zaman, yani kendisini
             yaratan ve ona en yakın varlık olan Allah'ı tanıdığında, dinden
             uzak durmak gerektiği şeklindeki batıl inançtan da kurtulur.
             Bu yanlışın çözülmesinin getireceği zihin açıklığı ve duyarlılık,
             ikinci yanlışın da çözülmesini sağlar. Din görüntüsü altındaki
             başka yapılar ve gerçek din arasındaki bariz farklılıkları ayırt
             eder.
               Özet le mek ge re kir se, din hak kın da sa yı sız ön yar gı oluş -
             muş du rum da dır. Fa kat, di ne yak la şır ken, te mel kıs tas, in san -
             la rın din hak kın da ne de dik le ri de ğil, in sa nın ken di vic da nı ol -
             ma lı dır. "İn san la rın ço ğun lu ğu na" uy ma nın in sa nı doğ ru ya gö -
             tür me ye ce ği Ku ran'da açık bir şe kil de ifa de edil miş tir:
               Yer yü zün de olan la rın ço ğun lu ğu na uya cak olur san, se ni
               Al lah'ın yo lun dan şa şır tıp-sap tı rır lar. On lar an cak zan -
               na uyar lar ve on lar an cak "zan ve tah min le" ya lan söy -
               ler ler. (Enam Su re si, 116)
               "Topluluk" ya da diğer adıyla "sürü psikolojisi"nden kur-
             tulup, kendi vicdanı ile düşünmeye başlayan insan, Kuran
             ayetlerinde haber verilen gerçeği bizzat kendisi görür. O
             artık, "insanların büyük çoğunluğundan" farklı olarak yeni bir
             dünyaya adım atmıştır. Bu adımı kendisini eski dünyanın tüm
             karanlığından, sıkıntısından, darlığından uzaklaştırıp, dinin
             vesile olduğu sonsuz güzelliklere ve derin hikmetlere götü-
             recektir... Bu arada hemen hatırlatmakta yarar vardır; din
             derken Rabbimiz'in gönderdiği son hak din olan İslam'ı kas-
             tediyoruz. Çün kü Ku ran'da bil di ril di ği gi bi,  "... Din, Al lah
              Ka tın da şüp he siz İs lam'dır..." (Al-i İm ran Su re si, 19)





                                      37
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44