Page 671 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 671
Harun Yahya
dan oluşan bir ekiple bu canlıların kemiklerini on beş
yıl boyunca inceleyen Lord Zuckerman, kendisi de
evrim teorisini benimsemesine rağmen, Australopit-
hecuslar'ın sadece sıradan bir maymun türü oldukla-
rı ve kesinlikle dik yürümedikleri sonucuna var-
mıştır. 140 Bu konudaki araştırmalarıyla ünlü diğer
evrimci anatomist Charles E. Oxnard da Australopit-
hecus'un iskelet yapılarını günümüz orangutanları-
nınkine benzetmektedir. 141
Australopithecus'un insanın atası sayılamayacağı,
son dönemde evrimci kaynaklar tarafından da kabul
edilmektedir. Ünlü Fransız bilim dergisi Science et Vi-
e, Mayıs 1999 sayısında bu konuyu kapak yapmıştır.
Australopithecus afarensis türünün en önemli fosil ör-
neği sayılan Lucy'i konu alan dergi, "Adieu Lucy"
(Elveda Lucy) başlığını kullanarak Australopithecus
türü maymunların insanın soy ağacından çıkarılma-
sı gerektiğini yazmıştır. St W573 kodlu yeni bir Aus-
tralopithecus fosili bulgusuna dayanarak yazılan ma-
kalede, şu cümleler yer almaktadır:
Yeni bir teori Australopithecus cinsinin insan soyunun
kökeni olmadığını söylüyor... St W573'ü incelemeye
yetkili tek kadın araştırmacının vardığı sonuçlar, in-
"ELVEDA LUCY!"
sanın atalarıyla ilgili güncel teorilerden farklı; homi- Bilimsel bulgular, Australopithecus s›n›f›n›n en ünlü ör-
nid soy ağacını yıkıyor. Böylece bu soy ağacında yer ne¤i say›lan "Lucy" hakk›ndaki evrimci varsay›mlar› te-
alan insan ve doğrudan ataları sayılan primat cinsi melsiz b›rakt›. Ünlü Frans›z bilim dergisi Science et Vie,
fiubat 1999 say›s›nda "Elveda Lucy" (Adieu Lucy) bafll›-
büyük maymunlar hesaptan çıkarılıyor... Australopit-
¤› ile bu gerçe¤i kabul ediyor ve Australopithecus'un in-
hecuslar ve Homo türleri (insanlar) aynı dalda yer al- san›n atas› say›lamayaca¤›n› onayl›yordu.
mıyorlar, Homo türlerinin (insanların) doğrudan ata-
ları, hala keşfedilmeyi bekliyor. 142
Homo habilis
Australopithecus'un iskelet ve kafatası yapılarının şempanzelerden neredeyse farksız oluşu ve canlı-
ların dik yürüdükleri iddiasının da sağlam kanıtlarla çürütülmesi, evrimci paleoantropologları oldukça
zor durumda bırakmıştır. Çünkü hayali evrim şemasında Australopithecus'dan sonra Homo erectus gelir.
Homo erectus, isminin başındaki "homo" yani "insan" teriminden de anlaşıldığı gibi bir insan grubudur
ve iskeleti de tamamen diktir. Kafatası hacmi Australopithecus'un iki katı kadardır. Şempanze benzeri bir
maymun türü Australopithecus'dan, günümüz insanından farksız bir iskelete sahip olan Homo erectus'a
geçmek ise, evrimci teoriye göre bile mümkün değildir. Dolayısıyla "bağlantı"lar, yani "ara form"lar ge-
rekir. İşte Homo habilis kavramı, bu zorunluluktan doğmuştur.
Homo habilis sınıflandırması 1960'lı yıllarda ailece "fosil avcısı" olan Leakey'ler tarafından ortaya atıl-
dı. Leakey'lere göre, Homo habilis olarak sınıflandırdıkları bu yeni tür canlı, dik yürüme yeteneğine, gö-
receli olarak büyük bir beyin hacmine, taştan ve tahtadan alet kullanma yeteneğine sahipti. Bu sebeple
insanın atası olabilirdi.
Oysa 80'li yılların ortalarından sonra bulunan aynı türe ait yeni fosiller, bu görüşü tamamen değiş-
tirecekti. Yeni bulunan fosillere dayanan Bernard Wood ve Loring Brace gibi araştırmacılar, bunların,
"alet kullanabilen insan" anlamına gelen Homo habilis yerine, "alet kullanabilen Güney Afrika maymu-
Adnan Oktar 669