Page 756 - Yaratılış Atlası 2. Cilt
P. 756
İlginçtir, bunu bazen kendileri de itiraf etmektedirler. Harvard Üniversite-
si'nden ünlü bir genetikçi ve açık sözlü bir evrimci olan Richard Lewontin,
"önce materyalist, sonra bilim adamı" olduğunu şöyle itiraf etmektedir:
Bizim materyalizme bir inancımız var, 'a priori' (önceden kabul edilmiş, doğru
varsayılmış) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir açıklama getirmeye
zorlayan şey, bilimin yöntemleri ve kuralları değil. Aksine, materyalizme olan
a priori bağlılığımız nedeniyle, dünyaya materyalist bir açıklama getiren
araştırma yöntemlerini ve kavramları kurguluyoruz. Materyalizm mutlak
doğru olduğuna göre de, İlahi bir açıklamanın sahneye girmesine izin vere-
meyiz. 319
Lewontin'in kullandığı "a priori" terimi oldukça önemlidir. Bu felsefi
terim, hiçbir deneysel bilgiye dayanmayan bir ön varsayımı ifade eder. Bir
düşüncenin doğruluğuna dair bir bilgi yokken, onu doğru varsayar ve öyle
kabul ederseniz, bu "a priori" bir düşüncedir. Evrimci Lewontin'in açık sözle
Karl Marx ifade ettiği gibi, materyalizm de evrimciler için "a priori" bir kabuldür ve bilimi bu
kabule uydurmaya çalışmaktadırlar. Materyalizm bir Yaratıcı'nın varlığını kesin olarak
reddetmeyi zorunlu kıldığı için de, ellerindeki tek alternatif olan evrim teorisine sarılmaktadırlar. Evrim
bilimsel veriler tarafından ne kadar yalanlanırsa yalanlansın fark etmez; söz konusu bilim adamları onu
bir kere "a priori doğru" olarak kabul etmişlerdir.
Bu ön yargılı tutum, evrimcileri "bilinçsiz maddenin kendi kendini düzenlediğine inanmak" gibi bili-
me ve akla aykırı bir inanışa götürür. Önceki bölümlerde incelediğimiz "maddenin öz-örgütlemesi" kavra-
mı, bunun bir ifadesidir.
İşte dünya çapındaki evrimci propagandanın temelinde bu materyalist dogma yatar. Batı'nın önde ge-
len medya organlarında, ünlü ve "saygın" bilim dergilerinde sürekli karşılaştığınız evrim propagandası, bu
tür ideolojik ve felsefi zorunlulukların bir sonucudur. Evrim, ideolojik açıdan vazgeçilemez bulunduğu
için, bilimin standartlarını belirleyen materyalist çevreler tarafından tartışılmaz bir tabu haline getirilmiş-
tir.
Diğer bilim adamları ise, kendi kariyerlerinin devamı için, bu zoraki teoriyi savunmak, ya da en azın-
dan aykırı bir ses çıkarmamak durumundadırlar. Batılı ülkelerdeki akademisyenler, "doçent", "profesör"
gibi ünvanlara ulaşmak ve bunları korumak için her yıl belirli bilim dergilerinde makale yayınlatmak zo-
rundadırlar. Biyoloji ile ilgilenen söz konusu dergilerin tümü de materyalist evrimcilerin kontrolündedir.
Bu kişiler evrim aleyhtarı bir yazının yayınlanmasına izin vermezler. Dolayısıyla her biyolog, bu egemen
inanca bağlı kalarak çalışma yapmak zorundadır. Çünkü onlar da evrimi ideolojik bir gereklilik olarak gö-
ren materyalist düzenin bir parçasıdırlar. Bu yüzden, kitap boyunca incelediğimiz tüm "imkansız tesa-
düf"leri gözü kapalı bir biçimde savunurlar.
"Bilimsel Amac›n" Tan›m›
Ünlü bir evrimci olan Alman biyolog Hoïmar Von Dithfurt'un yazdığı bazı satırlar, bu gözü kapalı ma-
teryalist anlayışın iyi bir ifadesidir. Dithfurt canlılığın son derece kompleks yapısına bir örnek verdikten
sonra, bunun rastlantılarla ortaya çıkıp çıkamayacağı sorusu karşısında şunları söyler:
Salt rastlantı sonucu ortaya çıkmış böyle bir uyum, gerçekten de mümkün müdür? Bu, bütün biyolojik evrimin
en temel sorusudur... Modern doğa biliminden yana olan bir kimse, bu soruya "evet" yanıtını verme ötesinde
bir seçeneğe sahip değildir. Çünkü doğa olaylarını anlaşılır yollardan açıklamayı kendisine hedef kılmış, bun-
ları, doğaüstü müdahalenin yardımına başvurmadan doğruca doğa yasalarına dayanarak türetmeyi amaçla-
mıştır. 320
Dithfurt'un da belirttiği gibi, materyalist bilim anlayışı, hayatı "doğaüstü müdahalenin" yani yaratılı-
şın varlığını kabul etmeden açıklamayı kendisine en temel prensip olarak kabul etmiştir. Bu prensip bir kez
754 Yarat›l›fl Atlas› Cilt 2