Page 188 - Dinsizliğin İlkel Mantığı
P. 188
186 DİNSİZLİĞİN İLKEL MANTIĞI
zaman yanılabileceklerine ihtimal vermez, akıllarını şiddetle
beğenirler. Bu, kimi insanlarda öylesine bir hal alır ki, gözüyle
gördüğü somut deliller dahi kişinin ikna olması için yeterli
olmaz. Fakat bu, onların doğru ile yanlışı birbirinden ayırt ede-
memelerinden değil, aksine doğru olanı vicdanlarıyla gördük-
leri halde bile bile anlamazlıktan gelmelerinden kaynaklanmak-
tadır. Kuran'da cahiliye toplumunun bu özelliğine geçmişteki
kavimlerden şöyle bir örnek verilmiştir:
Siz (Müslümanlar,) onların size inanacaklarını
umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü,
Allah'ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdir-
dikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı. (Bakara
Suresi, 75)
Her ne pahasına olursa olsun inkarda direten bu insanlara
doğruları göstermek, onları ikna etmek için yeterli olmaz.
Özellikle de iman etmeleri konusunda, kendilerine gösterilen
delillere karşı tamamıyla duyarsız bir tavır sergilerler. Nitekim
Kuran'da bu gerçek, "şüphesiz, inkar edenleri uyarsan da,
uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar" ayetiy-
le bildirilmiştir. (Bakara Suresi, 6)
Peki nasıl olur da aynı akılcı deliller kimi insanlara sunuldu-
ğunda onlar hem vicdanen hem de aklen ikna olurken, cahili-
ye insanları bu durumdan etkilenmezler? Onları bu derece
inatçı ve ısrarlı bir tavra sürükleyen şey nedir?
Kuşkusuz ki bu neden, kitabın başından beri önemle üze-
rinde durulan cahiliye toplumunun dünyaya olan sevgileri ve
hırs derecesindeki bağlılıklarıdır. Doğruları açıkça gördükleri
halde, vicdanlarına baskı yaparak nefislerinin peşinden giderler.