Page 41 - Allah İçin Yaşamak
P. 41
Adnan Oktar (Harun Yahya)
lidir. Çünkü münafıklar da, eğer kendileri için "yakın bir yarar" gö-
rürlerse, görünürde Allah rızasına uygun olan bir işe -Allah'ın rı-
zasını değil de, bu "yakın yarar"ı elde edebilmek için- girişebilirler:
Eğer yakın bir yarar ve orta bir sefer olsaydı, onlar (münafıklar)
mutlaka seni izlerlerdi. Ama zorluk onlara uzak geldi. "Eğer güç
yetirseydik muhakkak seninle birlikte çıkardık." diye sana Allah
adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sürüklüyorlar.
Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor. (Tevbe Su-
resi, 42)
Dolayısıyla mümin olmanın ölçülerinden biri, Allah rızasına
karşı içli bir istek duymak ve gerektiğinde bu yolda fedakarlık gös-
termekten kaçınmamaktır. Müminler, "katıksızca (ahiretteki asıl)
yurdu düşünüp anan ihlas sahipleri"dirler. (Sad Suresi, 46) Mümin,
Allah'ın rızasının yanında başka çıkarlar gözetmez. Allah'tan, rıza-
sını, rahmetini ve cennetini umar, çünkü ayette bildirildiği üzere,
"Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde
bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir 'çekirdeğin sırtın-
daki tomurcuk kadar' bile haksızlığa uğramayacaklardır." (Nisa
Suresi, 124)
Görüldüğü gibi Allah'ın Kuran'da tarif ettiği mümin modeli son
derece açık ve nettir. Allah'a ve ahirete "kesin bir bilgiyle" (Lokman
Suresi, 4) iman edip, sonra da Allah yolunda "ciddi bir çaba" göste-
renlerin yurdudur cennet. Allah'a ancak "bir ucundan ibadet" edip,
Allah'ın rızasının yanında kendi basit dünyevi çıkarlarını korumaya
çalışanların durumunu ise, Rabbimiz Kuran'da şöyle açıklamaktadır:
İnsanlardan kimi, Allah'a bir ucundan ibadet eder, eğer kendi-
sine bir hayır dokunursa, bununla tatmin bulur ve eğer kendi-
sine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. O, dün-
39