Page 79 - Allah İçin Yaşamak
P. 79
Adnan Oktar (Harun Yahya)
... Ben size Allah'tan hiçbir şeyi sağlayamam (gideremem). Hüküm
yalnızca Allah'ındır. Ben O'na tevekkül ettim. Tevekkül edenler
de yalnızca O'na tevekkül etmelidirler." (Yusuf Suresi, 67)
Bu gerçeği kavrayan mümin, hayattaki görevinin Allah'ın hü-
kümlerini uygulamaktan başka birşey olmadığını görecektir. Onun
görevi de, "mesleği" de budur. Ancak Allah yolunda çabalamakla
sorumludur. Herşeyi Allah'tan istemektedir çünkü kendisine her-
şeyi veren Allah'tır. Müminlerin bu güzel ahlaklarını Allah Ku-
ran'da şöyle haber vermiştir:
Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye ya-
rattım. Ben, onlardan bir rızık istemiyorum ve onların beni do-
yurup-beslemelerini de istemiyorum. Hiç şüphesiz, rızık veren
O, metin kuvvet sahibi olan Allah'tır. (Zariyat Suresi, 56-58)
Dolayısıyla Kuran'da tarif edilen ahlaka sahip bir mümin için "ge-
lecek korkusu" diye bir şey söz konusu olamaz. Bu korku ancak, ha-
yatı, birbirinden bağımsız milyonlarca sahte ilahın arasındaki bir
çekişme olarak görenlere özgüdür. Olayların Allah'ın kontrolünde
ve takdir ettiği kader içinde işlediğini bilmeyen bu insan, "kendi ha-
yatını kurtarma" mücadelesi vermesi gerektiğini sanmaktadır.
"Rızkı"nı "taştan çıkarması" gerektiği düşüncesindedir. Böyle dü-
şündüğü için de, böyle karşılık görür. Bediüzzaman Said Nursi,
Allah'ı tanımayanların, insanın asıl görevinin kulluk olduğunu an-
layamadıklarını anlattıktan sonra şöyle der:
"...'Hayat bir cidaldir (çatışmadır)' diye eblehane (akılsızca) hük-
metmişler." (Lem'alar, On Yedinci Lem'a)
İşte bu, "hayat bir çatışmadır" mantığından doğan ruh hali, Kuran
ahlakını yaşamayanların sahip olduğu dinin temel özelliklerinden
biridir. Söz konusu çarpık mantık nedeniyle bu insanlar, sürekli sı-
77