Page 46 - Karanlık Tehlike Bağnazlık
P. 46

Karanlık Tehlike:
                                          Bağnazlık




                      Kuran'da söz konusu durum bize şu şekilde bildirilmek-
                tedir.

                 Doğrusu, 'suç ve günah işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp-
                 geçerlerdi.

                 Yanlarına vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi.
                 Kendi yakınlarına döndükleri zaman neşeyle dönerlerdi.

                 Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklar-
                 dır" derlerdi. (Mutaffifin Suresi, 29-32)
                 Mekke puta tapıcıların merkezi durumundaydı. Kâbe ve civa-

             rındaki putları ziyaret için gelenlerle Mekke her gün dolup taşıyor,
             bu yüzden Kureyş, hem para, hem itibar kazanıyordu. Kureyşliler
             Mekke'de Müslümanlığın yayılmasını bir tehdit olarak görüyorlar-
             dı, çünkü bu gerçekleşirse çıkarlarına zarar geleceğini ve diğer
             kabilelerin kendilerine düşman olacağını düşünüyorlardı. Ayrıca
             biliyorlardı ki, Müslümanlık herkesi eşit sayıyor, soy ayrımı, zen-

             ginlik-fakirlik farkı gözetmiyordu. Bu yüzden Kureyş ileri gelenleri
             Müslümanlığın yayılmasını önlemek için tedbir almaları gerektiği-
             ne inandılar. Buna, Müslümanlara yönelik işkenceler, hatta cina-
             yetler de dahildi. (İbn Hişâm, 1/287)

                 Dönemin müşrikleri, Hz. Ebu Bekir, Hz. Osman gibi, kuvvetli
             ve itibarlı ailelere mensup Müslümanlara pek dokunamıyorlardı.
             Fakat kimsesiz, fakir Müslümanlara, tarihte eşine rastlanmayan

             vahşet derecesinde işkenceler yapıyorlardı. Ebû Füheyke, Habbâb,
             Bilâl, Suhayb, Ammâr, Yâsir ve Sümeyye bu ağır işkencelere maruz
             kalmış değerli Müslümanlardandı.

                 Safvân b. Ümeyye'nin kölesi olan Ebû Füheyke, sahibi olan
             müşrik tarafından her gün ayağına ip bağlanarak, kızgın çakıl ve
             kumlar üzerinde sürükletilirdi.

                 Demirci olan Habbâb, kor hâlindeki kömürlerin üzerine yatı-





                                                44
   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51