Page 168 - İmanın Güzellikleri
P. 168
İmanın Güzellikleri
mektir. Bir kişi malının çok büyük bir kısmını infak etmiş olabilir. Fakat
ihtiyacından fazla olan çok az bir kısmını kendine ayırmakta ya da ilerisi
için saklamakta bir sakınca görmüyorsa, yukarıdaki ayetlerde tarif edilen
zihniyete meyletmiş olur. Çünkü cimrilik ve malı yığıp biriktirmenin
ardında yatan temel sebepler, gelecek endişesi, fakirlik korkusu, dünyayı
ahiretten ön planda tutma gibi endişelerdir. Bu endişelerin sebebi de
Allah'a karşı duyulan güvendeki eksiklik, tevekkülsüzlüktür.
Tevekkülsüzlük de imani zayıflıktan kaynaklanan önemli bir konudur.
Görüldüğü gibi çok küçük, önemsiz görünen bir zaafın altında çok önem-
li eksiklikler yatabilmektedir. Allah'ın diğer sınırlarını korumadaki zaaflar
gibi, infak konusundaki bu zaaf da kişinin gerçek imani durumunu, ihlas
ve samimiyet derecesini gözler önüne sermektedir. Halis bir müminin
küçük çıkarlara tamah etmeden dünyada ve ahirette büyük bir kayba
uğramaktan çekinip korkarak, Allah'ın bu hükmünü titizlikle yerine getir-
mesi gerekmektedir.
İS RAF ET ME MEK
Al lah'ın ver di ği ni me tin de ğe ri ni tak dir ede me mek, ve ri len ni met le ri
kul la nır ken ve ya sarf e der ken bi linç siz ce ha re ket et mek is ra fa ne den olur.
Al lah in san la rı bu ko nu da şöy le uyar mak ta dır:
... İs raf ede rek sa çıp-sa vur ma. Çün kü sa çıp-sa vu ran lar, şey ta -
nın kar deş le ri ol muş lar dır; şey tan ise Rab bi ne kar şı nan kör -
dür. (İs ra Su re si, 26-27)
Nimetin değerini bilmemek, hakkını vermemek, Allah'ın lütuf ve
ikramına karşı nankörlük etmek olur. Ayette belirtildiği gibi nankörlük,
şeytanın temel vasfı olduğundan, israf ederek nankörlük yapanlar da şey-
tana uymuş olur, onun kardeşinden farksız olurlar. Nimetin, insanın şük-
rünü daha da arttırması gerekirken, onu olur olmaz yerlere ziyan etmek,
nimeti veren Allah'ı takdir edememek demektir. Bunun ahiretteki karşılı-
ğı da Allah'ın cennetinden, rahmetinden ve nimetlerinden uzak kalmak
demektir. Cennet Allah'ın sonsuz nimetleriyle donatılmış ihtişam dolu bir
yerdir. Ancak, daha bu dünyadaki nimetlere duyarsız kalan, kıymetini bil-
166