Page 244 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 244

ِ
                                          ِ
                        ِ
                                                              ِ ِ
                                   ِ ٍ
                       ۪   هدمح ِ ب ۪حِبيُ۪ ۪ َّلاا۪ء َ شَ۪نم۪ناو ۪۪۪۪۪۪۪۪۪۪۪۪۪هناحبس ۪همسا ِ ب
                             ُ َ ُ
                                         ْ
                                            ْ َ
                         ْ َ
                                                                 ْ
                                      ْ
                                                       ُ َ َ ْ ُ
                              ِّ
                           ِ
                         امئاد۪ادبَا۪هتاَكرب۪و ۪ ِ ۪ للّٰا ۪ةمحر۪و۪مُكيَلع۪مَلاسلَا
                          ً َ ً َ ُ ُ َ َ
                                          ه َ
                                             ُ َ ْ َ َ ْ ْ َ ُ َّ

                 Şu  Kâinat  Semasının  gurubu  olmayan  mânevî  güneşi  olan
          Kur'an-ı  Kerîm;  şu  mevcudat  Kitâb-ı  Kebîrinin  Âyât-ı  Tekvîniyesini
          okutturmak, mahiyetini göstermek için Şuâları hükmünde olan Envarını
          neşrediyor.  Beşerin  Aklını  Tenvir  ile  Sırat-ı  Müstakimi  gösteriyor.
          Beşeriyet Âleminde her ferd, hilkatindeki maksadlar ve fıtratındaki ar-
          zular ve istikametindeki gayesini o Hidayet güneşinin Nuru ile görür ve
          bilir. O Hidayet Nurunun Tecellisine mazhar olanlar, Kalb kabiliyeti
          nisbetinde Ona âyinedarlık ederek yakınlık kesbeder. Eşya ve Hayatın
          mahiyeti o Nur ile tezahür ederek, ancak o Nur ile görülür, anlaşılır ve
          bilinir. Ezeli  güneşin  Mânevî  Hidayet  Nurlarını temsil  eden  Kur'an-ı
          Kerîm, Akıl ve Kalb gözüyle Hak ve Hakikatı görmeyi te'min eder.Onun
          Nurundan  uzakta  kalanlar,  zulmette  kalırlar.  Zira  herşey  Nur  ile
          görünür, anlaşılır ve bilinir. İşte şu Hakikatın mânevî ve sermedî güneşi
          olan Kur'an-ı Kerîmin Nur Tecellisine bu asrımızda "Nur" ismiyle mü-
          semma olan Risale-i Nur'un Şahs-ı Mânevîsi mazhar olmuştur.

             O  Nurlar  ki;  zulmet'ten  ayrılmak istemiyen  yarasa  tabiatlı,  gaflet
          uykusu ile gündüzünü gece yapan sefahetperest, Aklı gözüne inmiş, zul-
          mette  kalarak  gözü  görmez  olanlara  ve  yolunu  şaşıranlara karşı  pro-
          jeksiyon  gibi  Nurlarını  Îman  Hakikatlarına  tevcih  ederek  Sırat-ı
          Müstakîmi  büsbütün  kör  olmayanlara  gösteriyor.  Nur  topuzunu  ehl-i
          küfr  ve  münkirlerin  başına  vurup  "Ya  Aklını  başından  çıkar  at
          hayvan ol, yahut da Aklını başına al İnsan ol!" diyor.

                 İlim bir Nur olduğuna göre, Risale-i Nurun İlme olan en derin
          vukufunu gösterecek bir-iki delile kısa işaret ederiz.

                 Evvelâ:  Şunu  hatırlamalıyız  ki:  Risale-i  Nur,  başka  kitapları
          değil,  yalnız Kur'an-ı Kerîmi Üstad olarak tanıması ve Ona hizmet et-
          mesi  îtibariyle;  makbûliyeti  hakkında  bizim  bu  mevzuda  söz  söyle-
          memize
   239   240   241   242   243   244   245   246   247   248   249