Page 27 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 27

YEDİNCİ MES’ELE                                                                                                                                 29

           kadar, israfsız ölçülerle bir Tenasüb, bir Müvazene, bir İntizam ve bir
           Cemal  içinde  masnuatı  bir  Hüsn-ü  San'at  yapan  ve  her  Zîhayatın
           hukuk-u hayatını Kemal-i Mizanla veren; iyiliklere güzel neticeler ve
           fenalıklara fena neticeler verdiren ve Âdem (A.S.) zamanından beri
           tâgi ve zalim kavimlere vurduğu tokatlarla kendini pek kuvvetli ihsas
           ettiren bir Adalet-i Sermediye, elbette ve hiç şübhe getirmez ki: Güneş
           gündüzsüz olmadığı gibi; o Hikmet-i Ezeliye, o Adalet-i Sermediye Âhi-
           retsiz olmazlar ve ölümde en zalimlerin ve en mazlumların bir tarzda
           gitmelerindeki  akibetsiz  bir  dehşetli  haksızlığa,  adaletsizliğe  ve  hik-
           metsizliğe hiçbir veçhile müsaade etmezler diye "Hakîm" ve "Hakem"
           ve "Adl" ve "Âdil" İsimleri bizim sualimize kat'î cevab veriyorlar.

                  Hem madem bütün Zîhayat mahlukların elleri yetişmediği ve
           iktidarları dairesinde olmayan bütün hacatlarını, bütün fıtrî matlab-
           larını bir nevi Dua bulunan istidad-ı fıtrî ve ihtiyac-ı zarurî dilleriyle
           istedikleri vakitte, gayet Rahîm ve İşitici ve Şefkatli bir Dest-i Gaybî
           tarafından  verildiğinden  ve  ihtiyarî  olan  Daavat-ı  İnsaniyenin,
           hususan Havasların ve Nebilerin Dualarının on adedden altı-yedisi
           hilaf-ı  âdet  makbul  olmasından  kat'î  anlaşılıyor  ki:  Her  dertlinin
           âhını, her muhtacın Duasını işiten ve dinleyen bir Semî-i Mücîb perde
           arkasında var, bakar ki; en küçük bir Zîhayatın en küçük bir ihtiyacını
           görür ve en gizli bir âhını işitir, şefkat eder, fiilen cevab verir, memnun
           eder. Elbette ve her halde hiçbir şübhe ihtimali kalmaz ki: Mahlukların en
           ehemmiyetlisi olan Nev'-i İnsanın en ehemmiyetli ve umumî ve umum
           Kâinatı ve umum Esma ve Sıfât-ı İlahiyeyi alâkadar eden Beka-i Uhre-
           viyeye aid Dualarını içine alan ve Nev'-i İnsanın Güneşleri ve Yıldızları
           ve  Kumandanları  olan  bütün  Peygamberleri  arkasına  alıp   onlara
                      ِ
                           ِ
           Duasına  ۪يمۤا  , ۪  ۪ يمۤا dedirten ve Ümmetinden her gün her ferd-i mü-
                    َ
                         َ
           tedeyyin hiç olmazsa kaç defa Ona Salavat getirmekle Onun Duasına
             ِ
                 ِ
           ۪ يمۤا ,    ۪ يمۤاdiyen  ve  belki  bütün  mahlukat  O  Duasına  iştirak  ederek
               َ
           َ
           "Evet ya Rabbenâ!. İstediğini ver, biz de Onun istediğini istiyoruz."
           diyorlar. Bütün bu reddedilmez şerait altında Beka-i Uhrevî ve Saadet-
           i Ebediye için Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın -Haşrin hadsiz
           esbab-ı mûcibesinden- yalnız tek Duası Cennet'in Vücuduna ve baha-
           rın İcadı kadar Kudretine kolay olan Âhiretin İcadına kâfi bir sebebdir
           diye "Mücîb" ve "Semi'" ve "Rahîm" İsimleri bizim sualimize cevab
           veriyorlar.
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32