Page 39 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 39
SEKİZİNCİ MES’ELENİN HÜLASASI 41
bir merci' ve dünyanın hadsiz gamlarına karşı bir medar-ı teselli
olduğu öyle bir meyve ve faidedir ki; onu kazanmak yolunda dünya
hayatını feda etse, yine ucuzdur.
İkinci meyvesi ve hayat-ı şahsiyeye bakan bir faidesi:
Üçüncü Mes'ele'de izah edilen ve Gençlik Rehberi'nde bir Haşiye bulu-
nan çok ehemmiyetli bir neticedir. Evet her İnsanın, her zaman
düşündüğü en ehemmiyetli endişesi, mezaristana giren kendi dostları ve
akrabaları gibi o i'damhaneye girmek keyfiyetidir. Birtek dostu için, Ru-
hunu feda eden o bîçare İnsanın; binler, belki milyonlar, milyarlar dost-
ları ebedî bir müfarakat içinde i'dam olmalarını tevehhüm edib Cehen-
nem azabından beter bir elem -o düşünmek ucundan- göründüğü vakit,
Âhirete İman geldi, gözünü açtırdı ve perdeyi kaldırdı.. "Bak" dedi. O
İmanla baktı.. Cennet lezzetinden haber veren bir Lezzet-i Ruhaniyeyi o
dostları ebedî ölümlerden ve çürümelerden kurtulup mesrurane bir
Nuranî Âlemde onu da bekliyorlar vaziyetinde müşahedesiyle aldı. Ri-
sale-i Nur'da bu netice Hüccetlerle izahına iktifaen kısa kesiyoruz.
Hayat-ı şahsiyeye aid üçüncü bir faidesi:
İnsanın sair Zîhayatlar üstündeki tefevvuku ve rütbesi ise;
yüksek seciyeleri ve cem'iyetli istidadları ve Küllî Ubudiyetleri ve geniş
vücudî daireleri itibariyledir. Halbuki o İnsan, hem madum, hem ölü,
hem karanlık olan geçmiş ve gelecek zamanların ortasında sıkışmış bir
kısa zaman olan hazır vaktin mikyasıyla, ölçüsüyle; Hamiyeti, Muhab-
beti, Kardeşliği, İnsaniyeti gibi seciyeler alır.
Meselâ, eskiden tanımadığı ve ayrılıktan sonra da hiç göreme-
yeceği babasını, kardeşini, karısını, milletini ve vatanını sever, hizmet
eder. Ve tam Sadakata ve İhlasa pek nâdir muvaffak olabilir; o nisbette
kemalâtı ve seciyeleri küçülür. Değil hayvanların en ulvîsi belki baş
aşağı, Akıl cihetiyle en bîçaresi ve aşağısı olmak vaziyetine düşeceği
sırada, Âhirete İman imdada yetişir. Mezar gibi dar zamanını, geçmiş ve
gelecek zamanları içine alan, pek geniş bir zamana çevirir. Ve dünya
kadar, belki Ezelden Ebede kadar bir Daire-i Vücud gösterir. Babasını,
Dâr-ı Saadette ve Âlem-i Ervahta dahi pederlik münasebetiyle ve kar-
deşini, tâ Ebede kadar Uhuvvetini düşünmesiyle ve karısını Cennet'te
dahi en güzel bir refika-i hayatı olduğunu bilmesi haysiyetiyle sever,
hürmet eder, merhamet eder, yardım eder. Ve o büyük ve geniş daire-i
hayatta ve vücuddaki münasebetler için olan