Page 38 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 38

Sekizinci Mes'elenin Bir Hülâsası


                 Yedinci'de Haşri çok makamattan soracaktık. Fakat Hâlıkımızın
          İsimleriyle verdiği cevab o derece kuvvetli yakîn ve kanaat verdi ki;
          daha başka sorgulara ihtiyaç bırakmadığından orada kısa kestik. Şimdi
          bu mes'elede, Âhiret İmanının, hem Âhiretin Saadetine, hem dünya saa-
          detine dair temin ettiği faideler ve neticelerinden yüzden biri hülâsa edi-
          lecek.  Saadet-i  Uhreviyeye  aid  kısmı,  Kur'an-ı  Mu'ciz-ül  Beyan'ın
          izahatı daha hiç bir beyana ihtiyaç bırakmamış, onu O'na havale ederek
          ve saadet-i dünyeviyeye aid kısmı izah cihetini Risale-i Nur'a bırakıp,
          yalnız kısa bir hülâsa ile İnsanın hayat-ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyesine
          aid yüzer neticelerinden üç-dört tanesini beyan ederiz.

                 Birincisi: İnsan, sair hayvanata muhalif olarak, hanesiyle alâka-
          dar  olduğu  misillü  dünya  ile  alâkadardır  ve  akaribiyle  münasebetdar
          olduğu gibi, nev'-i beşer ile de ciddî ve fıtrî münasebetdardır. Ve dün-
          yada muvakkat bekasını arzuladığı gibi bir Dâr-ı Ebedîde Bekasını, aşk
          derecesinde  arzuluyor.  Ve  midesinin  gıda  ihtiyacını  temin  etmeğe
          çalıştığı gibi dünya kadar geniş, belki Ebede kadar uzanan sofraları ve
          gıdaları, Akıl ve Kalb ve Ruh ve İnsaniyet mideleri için tedarik etmeğe
          fıtraten  mecburdur,  çabalıyor.  Ve  öyle  arzuları  ve  matlabları  var  ki,
          Ebedî Saadetten başka hiçbir şey onları tatmin etmiyor. Hattâ Onuncu
          Söz'de  işaret  edildiği  gibi,  bir  zaman  -küçüklüğümde-  hayalimden
          sordum: "Sana bir milyon sene ömür ve dünya saltanatı verilmesini,
          fakat  sonra  ademe  ve  hiçliğe  düşmesini  mi  istersin?  Yoksa  Bâki
          fakat âdi ve meşakkatli bir vücudu mu istersin?" dedim. Baktım,
          ikincisini arzulayıp birincisinden "ah" çekti. "Cehennem de olsa
          Beka isterim" dedi.

                 İşte madem Mahiyet-i İnsaniyenin bir hizmetkârı olan kuvve-i
          hayaliyeyi bu dünya lezzetleri tatmin etmiyor. Elbette gayet câmi' Ma-
          hiyet-i İnsaniye, Ebediyetle fıtraten alâkadardır. İşte bu hadsiz arzu
          ve emellere bağlı olduğu halde, sermayesi bir cüz'î cüz-ü ihtiyarî ve
          fakr-ı mutlak bir İnsana, Âhirete İman ne derece kuvvetli ve kâfi
          ve vâfi bir hazine, bir Medar-ı Saadet ve lezzet, bir Medar-ı İstim-
          dad,
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43