Page 33 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 33

YEDİNCİ MES’ELE                                                                                                                                  35


           zerrecik ve küçücük kutucukların içine koyup, Hafîz-i Zülcelal'in Dest-
                                   ِ
           i Hikmetine teslim eder.  ۪رخۤلا ۪ ْا۪ ۪ وه İsmini hadsiz dillerle Kâinat yüzünde
                                  ُ    َ ُ
           okur.
                  Ve bu ağacın zahiri ise, Haşrin üçyüz bin misallerini ve emare-
           lerini gösteren üçyüz bin küllî ve çeşit çeşit çiçekler açıp hadsiz Rahma-
           niyet  ve  Rezzakıyet  ve  Rahîmiyet  ve  Kerimiyet  sofralarını  sererek
                                          ِ
           Zîhayatlara  ziyafetler  vermekle۪رهاَّظلا ۪ ۪ وه  İsmini  meyveleri,  çiçekleri,
                                               َ ُ
                                        ُ
           taamları sayısınca lisanlarıyla zikredib medh ü sena eder, gündüz gibi
                          ِ
              ِ
           ترنُ۪فحصلا۪اذاو  Hakikatını gösterir.
                         َ َ
             َ ُ ُ ُ ُّ
                  Bu haşmetli ağacın bâtını ise, hadsiz ve hesaba gelmez mun-
           tazam makineleri ve mizanlı fabrikaları  Kemal-i Dikkat ve İntizamla
           işlettiren öyle bir kazan ve tezgâhtır ki, bir dirhemden bin batman taam-
           ları pişirir, açlara yetiştirir. Ve öyle bir Mizan ve dikkatle işler ki, zerre
           kadar tesadüfün karışmasına bir yer bırakmıyor.
                 ِ
                ۪نطابْلا  ۪ وه ۪  İsmini zeminin iç yüzüyle yüzbin dil ile Tesbih eden bazı
                   َ
                ُ
                      َ ُ
           Melaike gibi yüzbin tarzlarda ilân edib isbat eder.

                  Hem arz, senevî hayatı haysiyetiyle bir ağaç olduğu ve o dört
           İsim içinde Hafîziyeti ve onunla Haşir Kapısına bir anahtar yaptığı gibi,
           aynen öyle de, dehrî ve dünya hayatı cihetiyle yine meyveleri Âhiret
           pazarına gönderilen bir muntazam ağaçtır. Ve o dört İsme öyle bir maz-
           har, bir âyine ve Âhirete giden bir yol açar ki, genişliğini ihataya ve tab-
           ire Aklımız kâfi gelmiyor. Yalnız bu kadar deriz: Nasılki bir saatin sa-
           niyeleri ve dakikaları ve saatleri ve günleri sayan haftalık saatin milleri
           birbirine benzer, birbirini isbat eder. Saniyelerin hareketini gören, sair
           çarkların hareketlerini tasdik etmeğe mecbur olur. Aynen öyle de; Se-
           mavat ve arzın Hâlık-ı Zülcelalinin bir saat-ı ekberi olan bu dünyanın
           saniyelerini sayan günler ve dakikalarını hesab eden seneler ve saatlerini
           gösteren asırlar ve günlerini bildiren devirler birbirine benzer,     birbirini
           isbat   eder.   Ve   bu   gecenin   sabahı   ve   bu   kışın baharı       kat'iyye-
           tinde       fâni       dünyanın       karanlıklı       kışının
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38