Page 75 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 75

ONBİRİNCİ MES’ELE                                                                                                                             77


           beni sıkarken ve boş dünya başıma yıkılırken, Melaikeye İmanın pek
           çok meyvelerinden birisi imdadıma geldi. Kâinatımı ve dünyamı şen-
           lendirdi, Melekler ve Ruhanîlerle doldurdu, Âlemimi sevinçle güldürdü.
           Ve ehl-i dalaletin dünyaları vahşet ve boşluk ve karanlıkla ağladıklarını
           gösterdi.

                  Hayalim  bu  meyvenin  lezzetiyle  mesrur  iken,  umum
           Peygamberlere İmanın pek çok meyvelerinden buna benzer birtek mey-
           vesini  aldı,  tattı.  Birden,  bütün  geçmiş  zamanlardaki  Enbiyalarla
           yaşamış  gibi  onlara  İmanım  ve tasdikim, o  zamanları  ışıklandırdı  ve
           İmanımı  küllî  yapıp  genişlendirdi.  Ve  âhirzaman  Peygamberimizin
           İmana  aid  olan  Davalarına  binler  imza  bastırdı,  şeytanları  susturdu.
           Birden "Hikmet-ül İstiaze Lem'ası"nda kat'î cevabı bulunan bir sual
           Kalbime geldi ki: "Bu meyveler gibi hadsiz tatlı semereler ve faideler
           ve Hasenatın gayet güzel neticeleri ve menfaatleri ve Erhamurrâhimîn'in
           gayet  merhametkârane  tevfikleri  ve  İnayetleri  Ehl-i  Hidayete  yardım
           edib kuvvet verdikleri halde, ehl-i dalalet neden çok defa galebe eder ve
           bazan  yirmisi,  yüz  tane  Ehl-i  Hidayeti  perişan  eder."  diye,  manen
           benden soruldu. Ve bu Tefekkür içinde, şeytanın gayet zaîf desiselerine
           karşı  Kur'anın  büyük  tahşidatı  ve  Melaikeleri  ve  Cenab-ı  Hakk'ın
           yardımını Ehl-i İmana göndermesi hatıra geldi. Risale-i Nur'un onun
           Hikmetini kat'î hüccetlerle izahına binaen, o sualin cevabına gayet kısa
           bir işaret ederiz:

                  Evet  bazan  serseri  ve  gizli,  muzır  bir  adamın  bir  saraya  ateş
           atmağa çalışması yüzünden, yüzer adamın yapması gibi; yüzer adamın
           muhafazası ile ve bazan devlete ve padişaha iltica ile o sarayın vücudu
           devam  edebilir.  Çünki  onun  vücudu,  bütün  şeraitin  ve  erkânın  ve
           esbabın vücuduyla olabilir. Fakat onun ademi ve harab olması birtek
           şartın ademiyle vaki' ve bir serserinin bir kibritiyle yanıp mahvolduğu
           gibi, ins ve cinn şeytanları az bir fiil ile büyük tahribat ve dehşetli ma-
           nevî yangınlar yaparlar.

               Evet  bütün  fenalıklar  ve  günahlar  ve  şerlerin  mâyesi  ve  esasları
           ademdir, tahribdir. Sureten vücudun altında, adem ve bozmak saklıdır.

              İşte cinnî ve insî şeytanlar ve şerirler bu noktaya istinaden gayet zaîf
           bir kuvvetle hadsiz bir kuvvete karşı dayanıp,  Ehl-i Hak ve Hakikatı
           Cenab-ı  Hakk'ın  Dergâhına  ilticaya  ve  kaçmaya  her  vakit  mecbur
           ettiğinden,    Kur'an    onları    himaye   için    büyük    tahşidat    yapar.
   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80