Page 78 - Risale-i Nur - Asa-yı Musa
P. 78
80 ASA-YI MUSA
ِ
ِ
۪ ِردَكلا۪نم۪نمَاِ۪ردقْلا ِ ب۪نمٰا۪نم darb-ı mesel olmuştur. Yani, "Kadere
َ َ
َ َ
َ ْ َ
َ
ْ َ
İman eden, gamlardan kurtulur." Risale-i Kader'in âhirinde güzel bir
temsil ile, iki adamın şahane bir sarayın bahçesine girmesiyle, bir küllî
meyvesi beyan edilmiş, Hattâ ben kendi hayatımda binler tecrübelerimle
gördüm ve bildim ki; Kadere İman olmazsa hayat-ı dünyeviye
saadeti mahvolur. Elîm musibetlerde, ne vakit Kadere İman cihe-
tine bakardım; musibet gayet hafifleşiyor görüyordum. Ve Kadere
İman etmeyen nasıl yaşayabilir diye hayret ederdim.
Melaikeye İman Rüknünün küllî meyvelerinden birisine, Yir-
miikinci Söz'ün İkinci Makam'ında şöyle işaret edilmiş ki; Azrail
Aleyhisselâm Cenab-ı Hakk'a Münacat edib demiş: "Kabz-ı Ervah Va-
zifesinde Senin İbadın benden küsecekler, şekva edecekler." Ona
cevaben denilmiş: "Senin Vazifene hastalıkları ve musibetleri perde
yapacağım; tâ İbadımın şekvaları onlara gitsin, sana gelmesin." Ay-
nen bu perdeler gibi Azrail Aleyhisselâm'ın Vazifesi de bir perde-
dir. Tâ haksız şekvalar Cenab-ı Hakk'a gitmesin. Çünki ölümdeki
Hikmet ve Rahmet ve Güzellik ve Maslahat cihetini herkes göre-
mez. Zahire bakıp itiraz eder, şekvaya başlar. İşte bu haksız şekvalar
Rahîm-i Mutlak'a gitmemek Hikmetiyle Azrail Aleyhisselâm perde ol-
muş. Aynen bunun gibi bütün Meleklerin, belki bütün esbab-ı zahi-
riyenin Vazifeleri, İzzet-i Rububiyetin perdeleridir. Tâ güzellikleri
görünmeyen ve Hikmetleri bilinmeyen şeylerde Kudret-i İlahiyenin
İzzeti ve Kudsiyeti ve Rahmetinin ihatası muhafaza edilsin, itiraza
hedef olmasın ve hasis ve ehemmiyetsiz ve merhametsiz şeyler ile
Kudretin mübaşereti -nazar-ı zahirîde- görünmesin. Yoksa hiçbir
sebebin hakikî tesiri ve İcada hiç kabiliyeti olmadığını, her şeyde Tevhid
Sikkeleri kat'î gösterdiğini, Risale-i Nur hadsiz delilleriyle isbat etmiş.
Halketmek, İcad etmek Ona mahsustur. Esbab, yalnız bir perdedir.
Melaike gibi Zîşuur olanların, yalnız cüz-i ihtiyarıyla cüz'î, icadsız,
kesb denilen bir nevi Hizmet-i Fıtriye ve amelî bir nevi Ubudiyetten
başka ellerinde yoktur.
Evet, İzzet ve Azamet isterler ki; esbab, perdedar-ı Dest-i
Kudret ola Aklın nazarında.