Page 178 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 178

180                                                                                   SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ



          ulemâ-i  zâhir,  hakikaten  kendilerinin  pis  ve  dalâlet  bataklığından  giden
          yollarında arkadaşlık etmiyen ve bir Cadde-i Kübrâyı bulan Risalet-ün Nur
          Şâkirdlerini  zemmediyor"  diye  sizden  gelen  o  Mektub  haber  veriyordu.
          Hakikaten öyle oldu. Mektubtan bir gün sonra, merakı mucib üzerimizde
          hiçbir te'sir kalmadı.
                                                                                                           Talebeniz
                                                                 Hâfız Mustafa
                                          * * *

          EMİN VE FEYZİNİN ISPARTADAKİ KARDEŞLERİNE YAZDIĞI
                                    BİR FIKRADIR

                 Evet,  Isparta'da  bulunan  Kardeşlerimizin  haber  verdikleri  bu
          ehemmiyetli  hâdise-i  taarruziyeye  teşebbüs  vukuu  zamanında  muhabe-
          remiz  kesildiği  halde,  mütemadiyen  her  vakit  Üstadımız,  aynı  taarruza
          mâruz  bulunuyoruz  gibi  bizi  (yâni  Feyzi  ve  Emin'i)  îkaz  ediyordu.
          "Dikkat ediniz, dört cihetle bize taarruz var; demir gibi sebat ediniz,
          bir  halt  edemezler."  Biz  de  bakıyorduk  ki,  bizde  birşey  yok;  hissetmi-
          yorduk. Hem o gaybî hâdiseyi bertaraf etmek için mutabık bir Mektub bize
          yazdırdı, size gönderildi.

                                                     Risale-i Nur Şâkirdlerinden
                                                          E m i n , F e y z i

                                          * * *

                              HULÛSİ BEYİN BİR FIKRASIDIR

                 "Lâhika"nın  bu  def'a  irsal  buyrulan  kısmını  aldım.   دمحْلا    هَل
                                                                             ُ
                                                                     ُ ْ َ
          Kudsî  Vazifede  istihdamımız  devam  ediyor.  Hakikaten  insan,  Seyyidinin
          mütenevvi  Hizmetler  arasında  böyle  nurlu  ve  nuranî  Hizmette  bulun-
          durmasını hissedince, zaten ücretini peşin alan bir köle olduğunu da nazar-
          ı dikkate alınca bütün zerrat-ı Kâinat kadar dil ile hamdetmek istiyor. Yâni
                         ِ ِ
                           للّٰ
          Kalbinde yanan   دمحْلَا kandili, herşey'i  müsebbih ve hâmid gösteriyor
                          ه
                            ُ ْ َ
          ve güzel bir Niyetle, o hâmidlerin Hamdini ve müsebbihlerin Tesbihini ve
          o  şâkirlerin  Şükrünü  beraberce  Seyyidine  takdime bir iştiyâk hissediyor.
   173   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183