Page 183 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 183

PARLAK FIKRALAR ve GÜZEL MEKTUBLAR                                              185



                  Evet, Risale-i Nur, Sefine-i Nuh gibi Anadolu'yu Cebel-i Cûdi
           hükmüne  getirip,  küre-i  arzın  yangınından  ve  tûfanından  kurtul-
           masına sebeptir. Çünki zaaf-ı îmandan gelen tuğyan ekserî musibet-i
           âmmeyi  celbettiği  gibi,  Îmanı  fevkalâde  kuvvetlendiren  Risalet-ün-
           Nur,  o  musibet-i  âmmeyi  dairesinin  haricine  bırakmağa  Rahmet-i
           İlâhiyye  tarafından  vesile  oldu.  Bu  Ehl-i  Îman,  bu  Anadolu  halkı,
           Risalet-ün-Nura  girmeseler  de,  ilişmesinler.  Eğer  ilişseler,  yakında
           bekliyen  yangınlar,  tûfanlar,  tâunların  istilâsına  uğrayacaklarını
           düşünsünler,  akıllarını  başlarına  alsınlar.  Mâdem  biz  onların  dünya-
           larına  karışmıyoruz,  onlar  da  bizim  bu  derece  Âhiretimize  karışmaları
           onlara felâket getirmek ihtimali kavîdir.

                  İşte  bu  sekiz  aydır,  hususan  bu  heyecan  veren  bu  hâdiselerle
           beraber, şimdi yanımda bulunan Feyzi, Emin ile ve bütün dostlar şahiddir
           ki;  bu  sekiz  ay  zarfında  birtek  def'a  ne  harb-i  umumî,  ne  de  siyaseti
           sormamışım.  Ve  odamda  işitilen  radyoyu  da  üç  senedir  dinlemedim.
           Halbuki  ben,  binler  adam  kadar  dünyaya  bakmak  münasebetim  var.
           Demek  bize  ilişen,  doğrudan  doğruya  Îmana  tecavüz  eder.  Onları
           Cenâb-ı  Hakka  havale  ediyoruz.  Hem  ehl-i  siyasetle  hiçbir  münase-
           betimiz  olmadığı  halde,  kat'î  bilsinler  ki:  Bu memlekette,  bu  asırda,
           bu  milleti  anarşilikten,  tereddi  ve  tedenni-i  mutlaktan  kurtaracak
           yegâne çâre, Risalet-ün-Nurun Esasatıdır.

                  Bu hâdisede sıkıntı çeken mâsumlar ve Üstadları bilsinler ki: Ağır
           şerait altında bir saat nöbet, bir sene İbadet ve bir saat hakikî Tefekkür-ü
                                                            ِ
           Îmanî bir sene Tâat hükmüne geçtiği gibi,   للّٰا   ءا   شش   نا onların sıkıntıları da
                                                           ْ َ
                                                  ُ ه
                                                      َ
           öyle Sevaba medar olur. Onlar da, merak edip teessür ile değil, ferah ve
           sürur  ile  karşılamalı.  Fakat  Hazret-i  İmam-ı  Ali  Radıyallahü  Anh'ın  iki
                            ِ
                                        ِ
           kere    تر  ونت  ارس  ةنايب  ار   س  demesine binaen, biz her vakit ihtiyatlı
                     َّ َ َ
                               ً َ َ َ
                  ْ َ
                                       ًّ
                           ًّ
           olmak ve tam sakınmak vaziyetini muhafaza etmeğe mükellefiz. Risale-i
           Nurun  mensubları,  şuur  ve  ihtiyarları  haricinde  birbiriyle  münasebettar,
           birbirinin hâdiseleriyle alâkadar olduğuna bir delil de, bu günlerde oldu.
           Şöyle ki:
   178   179   180   181   182   183   184   185   186   187   188