Page 200 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 200

202                                                                                   SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ



                 Hayriye  isminde  olmak  tefe'üliyle  iki  saat  sonra  Hayri  namında
          Risale-i  Nurun  bir  Şâkirdi  (Haberimiz  yokken  İstanbula  gitmiş.  Hem
          ticaret münasebetiyle iki mühim Şâkirdleri dahi gidip geç kaldılar. Maddî
          ve  mânevî  fırtınalar  münasebetiyle  Üstadımız  hem  onları,  hem  oradaki
          mühim  bir  Şakirdi  için  çok  merak  ediyordu)  bu  gün  o  Hayri  iki  saat  o
          Hayriyeden sonra kapıyı açtı, geldi. O üç Şâkird hakkındaki merakı izale
          etmekle beraber, Üstadın dört aydanberi devam eden "tefarik" namındaki
          bir kokusu bu gün bitmiş, kendimiz gördük. Hayrinin bir küçük şişe elinde,
          "İşte  size  tefarik  getirdim." dedi. İşte  bu küçük lâtif tefarikdeki Tevafuka
            للّٰا َكراب dedi.
          ُ ه
                َ َ
                 Bu iki gün zarfında bu küçük nümuneler gibi Üstadımız Mu'cizât-ı
          Ahmediye'nin  (A.S.M.)  tashihatiyle  meşgul  olduğu  için  çok  nümuneler
          görmüş. Mâdem iki gün zarfında bu kadar İnayâtın cilvelerini görüyoruz.
          Risale-i  Nur  Dairesi  içinde  dikkat  edilse,  herkes  kendi  nefsinde  Hizmeti
          derecesinde böyle numuneleri görecektir.

                                             Risale-i Nur Şâkirdlerinden
                                  Hilmi,   Emin,   Kâmil,   Feyzi,   Hâfız Ahmed

                                                                  Evet,   ben   de   tasdik   ediyorum
                                                                               S a i d  N u r s î

                                          * * *

                 Feyziyle  Emin  diyorlar  :  Üstadımız  olan  Risale-i  Nurun  ciddî
          Hakaikleri içinde en tatlı bir fâkihesi Tevafuk olduğu için, Kardeşlerimize
          yine  bu  iki  gün  zarfında  küçük  bir-iki  Tevafuku  size  bundan  evvelki
          Tevafuka Hâşiye olarak yazıyoruz.

                 Evet, nasılki Kelimatta ve Kelimat-ı Mektubede Tevafuk bir Kasd,
          bir İnayet-i Hususiyeyi gösteriyor; bâzan Hârika olup Keramet derecesine
          çıkıyor, bâzan lâtif bir zarafet veriyor; aynen öyle de: Risale-i Nura aid ve
          Üstadımıza  aid  hâdisatta  da  aynen  Kasdî  ve  İnayetkârane  Tevafuku,
          akvalde olduğu gibi o ef'alde de görüyoruz.

                 Ezcümle, size yazılan, dört ay gelmiyen hane  sahibesi için Emin
          Kardeşimize  dedi:  "Haber  gönder."  tekellümünde  onun  kapı  çalması
          Tevafuk ettiği gibi, aynı cümleyi bir gün sonra iki def'a
   195   196   197   198   199   200   201   202   203   204   205