Page 27 - Darwin'in Açmazı Ruh
P. 27
Her İnsan Beyninin İçindeki Televizyonu Seyreder
ADNAN OKTAR:.... Mekanı da anlayamıyor bazı insanlar zamanı
da anlayamıyorlar. Yani epey bir insan anlayamıyor. Her bakan insan
beyninin içindeki görüntüyü görür. Mesela televizyonda bizi seyreden
kardeşlerimizin hepsi televizyonlarını seyrederken beyinlerinin içinde-
ki televizyonu seyrediyorlar, odadaki televizyonu seyredemezler.
Odadaki televizyon simsiyah karanlıktır ve saydamdır, çünkü, dışarıda ışık
yok, dalga boyu var yani dalga var sadece. Renk de yok dışarıda. Dolayısıyla
televizyonun neyini seyredecek o zaman, simsiyah karanlık. Ve televizyon cihazı
da saydamdır. Atomun yapısından dolayı, yani elektron, nötron, proton, çekirde-
ğin birbirlerinden uzak olmasından kaynaklanan, teknik nedenlerden dolayı
madde saydamdır. Ama beynimiz onu saydam olarak algılamıyor bütün olarak
algılıyor ve ayrı dalga boylarını da renk olarak algılıyor. Kırmızı, yeşil, mavi, mor.
Tamamen dalga boyu. Ses de öyle, dışarıda ses yoktur, çıt yoktur dışarıdaki tel-
evizyonda. Bunu da kim söylüyor biliyor musunuz? Bütün dinsizler söylüyor bu
söylediğimi. Ve, bütün Müslüman alimler söylüyor. Bir gerçektir bu, bilimsel bir
gerçektir. Bunun aksini hiç kimse savunamaz. Modern bilimin bize gösterdiği açık
gerçeklerdir.
Bilim adamları diyor; "insan duygularının sınırlarını, maddenin hakikatini
büyük bir korkuyla fark etti" diyor. Yani modern fiziğin gelişmesiyle dünyanın
gerçeğini anladı insanlar. Bambaşka bir hakikatle karşılaştılar. Maddenin hiç tah-
min ettikleri gibi bir şey olmadığını anladılar. Madde saydam, madde simsiyah.
Güneş mesela, pırıl pırıl zannediyorlar Güneş'i. Güneş simsiyahtır, karanlıktır ve
dedikleri gibi de sıcak değildir. Diyorlar ki işte şu kadar milyon derece sıcaklığı
var, algıdan kaynaklanıyor. Bir başkasına göre de buz gibi soğuktur Güneş, acayip
soğuktur, kemikleri donar gitse. Acayip soğuk gelir.
Sıcak, soğuk, tatlı, ekşi bütün bu kavramlar beynin algılamasından kay-
naklanıyor. Allah'ın yaratmasıyla oluyor, algıdır. Mesela birisine ekşi olan biri-
sine acı olur, mesela bazı hastalar bazı yiyeceklerin tadını bizim aldığımız
gibi almazlar bambaşka alırlar, mesela acı alır şekerin tadını. O acı olarak
hisseder, biz şeker tadı olarak hissederiz. Beyni öyle algılıyor onun.
Dünyada çok nadir insan tarafından biliniyor bu. Bilmek de istemiyorlar
korkuyorlar ne hikmetse.
(03 Kasım 2010 tarihli röportaj / www.a9.com.tr /
www.harunyahya.tv)