Page 100 - Kötülüğün Sessiz Dili
P. 100
98 KÖTÜLÜ⁄ÜN SESS‹Z D‹L‹
da düşünmeye başlayacaklardır.
Ne istediklerinin anlaşılması için kendilerine onlarca soru
sorulsa, bunların hiçbiri onları çözmeye yetmez. Özellikle hep
üstü kapalı cevaplar verirler ki ne demek istediklerinin anlaşıl-
ması için kendilerine yeniden sorular sorulsun. Bu şekilde çev-
relerindeki insanların ana gündemini oluşturabileceklerini dü-
şünürler. Bu, karşı tarafın onlara çok değer verdiğinin ve onla-
rı kazanmak için her türlü zorluğa katlanacağının bir işareti gi-
bidir onlara göre. O zaman bu duruma şahit olan diğer insan-
ların da kendilerine ona göre bir değer vereceklerini, onları
gözlerinde daha üstün bir yere koyup "bu kişiler gerçekten
önemli" diye düşüneceklerini sanırlar. Bir tavır bozukluğundan
böyle bir sonuca varmak ise, ancak üstünlük ölçüsünün takva
ve Allah'a yakınlıkla olabileceğini düşünmeyen, Kuran ahlakıyla
hareket etmeyen insanlar için geçerli olabilir. İman sahipleri
böyle bir tavrın Kuran'a uygun olmadığını bilirler.
Bu nedenle Müslümanlar dürüst bir kişiliğe sahip olan in-
sanlardır; neyi neden yaptıkları da çok açıktır. Hiçbir hareket-
leri şaibe taşımaz, şüphe uyandırmaz. Kuran ahlakıyla hareket
ettikleri için, bir şey yaptıkları ya da söyledikleri zaman bu
Allah'ın izniyle çevrelerindeki insanlar üzerinde mutlaka olum-
lu bir etki bırakır. "Neden böyle dedi", "bir şey mi ima etme-
ye çalıştı", "ne demek istedi" gibi şüpheler oluşmaz. Esrarengiz
bir izlenim oluşturmaktan itinayla kaçınırlar. Kuran'ın "Ancak
Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çeki-
ci kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte
onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır." (Hucurat Su-
resi, 7) ayetiyle bildirildiği gibi, Allah iman edenleri hidayete
yöneltmiş, şeytanın ahlakını onlara çirkin göstermiştir.
Ancak şeytanın sinsi hesaplarıyla hareket ettikleri için Ku-