Page 103 - Kötülüğün Sessiz Dili
P. 103

Kötülü¤ün Sessiz Dilini Konuflanlar         101

            ların birçoğu bu amaçla uyuşuk, ağır ve dalgın tavırlar sergiler-
            ler. Bu şekilde şevksizliklerini, isteksizliklerini, bir şeylerden hu-
            zursuzluk duyduklarını sessiz bir dille çevrelerindeki insanlara
            hissettirmeye çalışırlar. Diğer insanlarla kıyaslandığında bu kim-
            selerin bir kısmının davranışlarında yoğun bir ağırlık fark edilir;
            bu durum yürüyüşlerinden, oturup kalkmalarına, yemek  yeme-
            lerine, temizlik yapmalarına, kısacası herşeylerine hakimdir. Ay-
            nı şekilde dalgınlıkları da dikkat çekicidir. Herkes konuşurken
            onlar uzaklara bir yerlere bakıp kalırlar; sohbet ortamından ko-
            par, ancak ara ara tekrar bu kişilerle bağlantıya geçerler. İlginç
            olan ise, çok gerçekçi bir izlenim vermelerine rağmen aslında
            tüm bunları taklit olarak yapmalarıdır. Amaçları buraya kadar
            anlattığımız tüm tavır bozukluklarında olduğu gibi, gizliden giz-
            liye kötü ahlaklarını canlı tutabilmektir. Kuşkusuz bu da diğer
            kasıtlı tavırlarında olduğu gibi son derece zordur. Neşeli, hare-
            ketli ve dışa dönük bir insanın irade kullanarak günün 24 saatin-
            de kendisini ağırlaştırması, donuklaştırması, sessizleştirmesi,
            hareketsiz ve uyuşuk hale getirmesi... Üstelik buna bir gün iki
            gün değil neredeyse hayatı boyunca dayanabilmesi...
               Şeytan bu insanları güzel bir hayattan mahrum edebilmek
            için onlara bu yöntemi cazip gösterir ama aynı zamanda onla-
            ra öyle büyük bir oyun oynar ki, böyle bir tuzağa düştüklerini
            anladıklarında genellikle zaten şeytan çoktan amacına ulaşmış
            olur. Şeytan, adeta hipnoz yapmış gibi bu kişileri etkisi altına
            alır. Söz konusu tavırları göstermeleri konusunda onları sürek-
            li teşvik eder, öyle ki sonunda bu hal onların doğal kişilikleri
            haline gelebilir. Artık isteseler de bu uyuşuk, uykulu, ağır hal-
            den kurtulmanın yolunu göremeyecek bir tavır içerisine gire-
            bilirler. İçlerinden neşelenmek, canlanmak, hareketli olmak
            gelmeyebilir.
   98   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108