Page 112 - Kötülüğün Sessiz Dili
P. 112
110 KÖTÜLÜ⁄ÜN SESS‹Z D‹L‹
lermiş gibi inandığı yargılar olarak zihninde yer bulacaktır.
Şeytanın etkisinde oldukları için imanı yaşamamakta dire-
nen insan aslında tam bir yaşayan ölü gibidir. Hayattan, nimet-
lerden, insanlardan, kısacası hiçbir şeyden zevk almaz. Ruhu
körleşmiş, zihni bulanık bir hal almış, bedeni ruhundaki bu
ağırlığı taşımaktan yorgun düşmüş takatsiz kalmıştır. Şeytanın
vicdanını, zihnini, bedenini adeta bir kabuk gibi bağlayıp, üze-
rinde tam bir hakimiyet kurduğu bu insan, artık görünümü,
şevksizliği ve zihnini kaplayan şeytani ruh haliyle şeytanın teb-
liğini yapan bir elçi konumuna gelmiştir. Haliyle, tavrıyla, ko-
nuşmalarıyla, yüz ifadesiyle, ses tonuyla, ümitsiz, çaresiz, çö-
zümsüz konuşmalarıyla çevresindeki insanları da kendisiyle ay-
nı yılgınlığı ve ümitsizliği yaşamaya çağırır gibidir.
Böyle bir aşamada gerçekten iman eden şuuru açık insanla-
rın bu kişiye olan çağrıları, yol göstermeleri çok büyük bir ni-
mettir. Kendi aklı, muhakemesi çökmüş bir insan için, gerçek-
leri görebilen, iyiyi kötüyü doğruyu yanlışı ayırt edebilen insan-
ların temiz akılları Allah'ın rahmetinin bir tecellisidir. Mümin-
ler, kendilerine fayda ve zarar verecek şeyleri ayırt edemeye-
cek bir hale gelmiş bu insanları Kuran ahlakına, dünyada güzel
bir hayata, ahirette ise kurtuluşa çağırmaktadırlar. Bu, söz ko-
nusu kişilerin belki de ölmeden önce karşılarına çıkan son fır-
satları, kendilerine yapılan son uyarı ve dünya hayatındakinin
yanında sonsuz hayatlarını da azap içerisinde geçirmelerini ön-
leyebilecek son tebliğ olabilir. Bu noktada yapılması gereken
Allah'a, Kuran'a ve samimi müminlerin tavsiyelerine kayıtsız
şartsız teslim olmak ve Kuran'a göre hareket etmektir. Böyle
bir durumda, Allah'ın rahmetiyle, kişi şeytanın etkisinden kur-
tulabilecek, gerçek imanı yaşayabilecek bir akla ve vicdana ka-
vuşabilecektir. Ancak bunun için öncelikle içindeki ümitsiz dü-