Page 164 - Kötülüğün Sessiz Dili
P. 164

162                  KÖTÜLÜ⁄ÜN SESS‹Z D‹L‹

            rim"  gibi olumlu bir söz söyler. Ancak bunun ardından da,
            sanki özürünü dile getiriyormuş gibi bir edayla şeytani üslubu-
            nu devreye sokar; örneğin "haklısın, dışarı çıkmanın kötü
            bir şey olduğunu düşünemedim" gibi kendisine tavsiye edi-
            len söz ile alakasız bir çıkarım yapar. Bu durumda karşı taraf
            ondan çok mantıksız ve çok garip bir şey istemiş konumuna
            düşecek, o da haksızlığa uğramış olacaktır. O da bu haksız is-
            teğe boyun eğmiş, rıza göstermiş, ses çıkarmamış bir konum-
            da olacaktır. Oysa karşı tarafın son derece hayırlı tavsiyesi ki-
            şinin ortaya attığı bu samimiyetsiz yaklaşımdan son derece
            uzaktır.
               Bu, cahiliye toplumlarında sıkça rastlanan, insanların karşı-
            larındaki kişileri yıldırmak ya da kendilerinden mantıksız bir is-
            tekte bulunduklarını ifade etmek için kullandıkları gizli ve kla-
            sik bir üsluptur. Örneğin bu karakterdeki kişilere elindeki pa-
            rayı akılcı bir şekilde harcaması söylendiğinde "olur çok dik-
            kat ederim hiçbir şey yemem ya da içmem" diyerek kar-
            şısındaki insanın söylemek istediğinin tam tersine bir çıkarım
            yaparlar. Bu, karşı tarafı söylediklerine pişman edip, sözünü
            geri aldırtmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu şekilde karşı ta-
            raf üste çıkıp kendisine haksızlık yapıldığını iddia edebileceği
            bir delil oluşturmaya çalışır. Oysa aklı başında bir insanın kar-
            şısındakinin sağlığını tehlikeye atacak, doğal ihtiyaçlarını gider-
            mesini engelleyecek bir teklif ya da tavsiyede bulunması söz
            konusu değildir.
               Haksızlığa uğrama eğilimi içerisinde olan insanlar, iman
            edenlerin kendilerini hayra çağıran sözlerine karşı da günlük
            hayatta kullanılan bu samimiyetsiz üslupla karşılık verirler. An-
            cak bu davranışlarıyla kendilerini şeytanın ahlakına biraz daha
            yakınlaştırmaktan başka bir sonuç elde edemezler. Samimi
   159   160   161   162   163   164   165   166   167   168   169