Page 133 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 133

136                                                                                             MESNEVÎ-Î NURİYE


                  Meselâ:  Enva'-ı  cevahiri  hâvi  zînetli  ve  kıymetli  bir  defineyi
           keşfetmek  için  birkaç  adam  denizin  dibine  dalarlar.  Denizin  dibinde
           araştırma  yaparken  birisinin  eline  uzunca  bir  parça  elmas  geçer.
           Definenin müştemilâtını tamamen bu gibi elmaslardan ibaret olduğunu
           hükmeder.  Sonra  arkadaşlarından  başka  çeşit  cevherin  bahsini
           işittiğinde  onların  bulundukları  cevahirin  kendi  bulduğu  elmasın
           nakışları  olduklarını  tahayyül  eder.  Diğeri  kürevî  bir  yakutu  bulur.
           Öteki  arkadaşı  da  başka  bir  çeşidini  buluyor.  Ve  hâkeza  her  birisi
           definenin esas müştemilâtı kendi bulduğu çeşitten ibaret olduğunu ve
           arkadaşlarının buldukları çeşitler de definenin zevaid ve teferruatından
           olduğunu  itikad  eder.  Mes'ele  bu  şekle  girmekle  müvazene  kayıp  ve
           tenasüb zâil olur. Sonra mes'elenin Hakikatını keşf ve izah için tevilat
           ve tekellüfata başlarlar. Hattâ definenin inkârına bile zehab eden olur.
                  Evet Sünnet-i Seniye ile müvazene yapılmazdan evvel, hemen
           meşhudatına  itimad  eden  İşrakiyyun  ile  mutasavvifenin  eserlerini
           teemmül  eden  Zâtlar,  şu  söylediğime  hak  verir.  Bilâtereddüd  kabul
           ederler.

                  Arkadaş!  Kur'an  da  o  defineyi  keşfetmek  için  o  denize
           dalmıştır.  Fakat  Kur'anın  gözü  açık  olduğundan,  defineyi  tamamıyla
           ihata  ile  görmüştür.  Ve  Hakikata  uygun  bir  tarzda  Tenasüb  ve
           Müvazeneye riayet ederek Kemal-i İntizam ve Ittırad ile Hakikatı izhar
           etmiştir.
                  Arkadaş! Nev'-i beşerde envaen dalalete düşen fırkaların sebeb-
           i  dalaletleri,  imamlarının  kusurudur.  Evet  imamları  bâtından
           bahsetmişlerse  de,  meşhudatlarına  itimad  ve  iktifa  ederek  esnâ-i
                                        ٓ
           tarîkten  dönmüşlerdir.  Ve     ءايشَا      كن َ َ ْ       ع    تباغ  َ  ا      و    َ  ًئيش      تْظفح  kavline
                                                                  َ
                                                              ْ َ
                                       ُ َ ْ
                                                    ْ َ
                                                                     َ َ
           mâsadak olmuşlardır.
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Cenab-ı  Hak  seni  ademden  Vücuda  ve
           vücudun pek çok eşkal ve vaziyetlerinden en yükseği Müslim sıfatıyla
           insan  suretine  getirmiştir.  Mebde-i  hareketin  ile  son  aldığın  suret
           arasında  müteaddid  vaziyetlerin,  menzillerin  ve  etvar  ve  ahvalin
           herbirisi sana aid Nimetler defterine kaydedilmiştir. Bu itibarla, senin
           geçirmiş olduğun zaman şeridine elmas gibi Nimetler dizilmiş, tam bir
           gerdanlık veya Nimetlerin enva'ına bir fihriste şeklini veriyor.
   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138