Page 172 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 172

ZÜHRE                                                                                                                     175


                 Bu dördüncü mes'elede, gafletin ne kadar dereceleri bulunduğu
          anlaşılır.
                 Beşinci  Mes'ele:  Nasılki  bir  Cemaatın  malı  bir adama  verilse
          zulüm  olur.  Veya  Cemaata  aid  vakıfları  bir  adam  zabtetse  zulmeder.
          Öyle de: Cemaatın sa'yleriyle hasıl olan bir neticeyi veya Cemaatın
          haseneleriyle  terettüb  eden  bir  Şerefi,  bir  Fazileti,  o  Cemaatın
          reisine veya üstadına vermek; hem Cemaata, hem de o üstad veya
          reise zulümdür. Çünki enaniyeti okşar, gurura sevkeder. Kendini
          kapıcı iken, padişah zannettirir. Hem kendi  nefsine de  zulmeder.
          Belki bir şirk-i hafîye yol açar.
                 Evet  bir  kal'ayı  fetheden  bir  taburun  ganîmetini  ve
          muzafferiyet  şerefini,  binbaşısı  alamaz.  Evet  Üstad  ve  mürşid,
          masdar  ve  menba  telakki  edilmemek  gerektir.  Belki  mazhar  ve
          ma'kes olduklarını bilmek lâzımdır. Meselâ: Hararet ve ziya, sana bir
          âyine vasıtasıyla gelir. Senden Güneş'e karşı minnetdar olmaya bedel,
          âyineyi  masdar  telakki  edip,  Güneş'i  unutup,  ona  minnetdar  olmak,
          divaneliktir. Evet âyine muhafaza edilmeli, çünki mazhardır.
                 İşte Mürşidin Ruhu ve Kalbi bir âyinedir. Cenab-ı Hak'tan gelen
          Feyze ma'kes olur, müridine aksedilmesine de vesile olur. Vesilelikten
          fazla Feyiz noktasında makam verilmemek lâzımdır. Hattâ bazı olur ki,
          masdar telakki edilen bir Üstad, ne mazhardır, ne de masdardır. Belki
          müridinin Safvet-i İhlasıyla ve kuvvet-i irtibatıyla ve ona hasr-ı nazar
          ile o mürid başka yolda aldığı  füyuzatı, Üstadının  Mir'at-ı  Ruhundan
          gelmiş görüyor.
                 Nasılki bazı adam, manyetizma vasıtasıyla bir cama dikkat ede
          ede  Âlem-i  Misale  karşı  hayalinde  bir  pencere  açılır.  O  âyinede  çok
          garaibi  müşahede  eder.  Halbuki  âyinede  değil,  belki  âyineye  olan
          dikkat-i  nazar  vasıtasıyla  âyinenin  haricinde  hayaline  bir  pencere
          açılmış  görüyor.  Onun  içindir  ki,  bazan  nâkıs  bir  Şeyhin  hâlis
          müridi,  Şeyhinden  daha  ziyade  Kâmil  olabilir  ve  döner  Şeyhini
          İrşad eder ve Şeyhinin Şeyhi olur.
                 ONDÖRDÜNCÜ  NOTA:  Tevhide  dair  ”Dört  küçük
          remiz”dir.
                 Birinci Remiz: Ey esbabperest insan! Acaba garib cevherlerden
          yapılmış bir acib kasrı görsen ki, yapılıyor. Onun binasında sarfedilen
          cevherlerin    bir    kısmı    yalnız    Çin'de    bulunuyor.    Diğer    kısmı
   167   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177