Page 209 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 209

212                                                                                              MESNEVÎ-Î NURİYE


                  İ'lem Eyyühel-Aziz! İnsanı fıtraten bütün hayvanlara tefevvuk
           ettiren câmiiyetinin meziyetlerinden biri, zevilhayatın Vâhib-ül Hayat'a
           olan  Tahiyye  ve  Tesbihlerini  fehmetmektir.  Yani  insan  kendi
           kelâmını  fehmettiği  gibi,  İman  kulağıyla  zevilhayatın  da,  belki
           cemadatın  da  bütün  Tesbihlerini  fehmeder.  Demek  her  şey  sağır
           adam  gibi  yalnız  kendi  kelâmını  anlar.  İnsan  ise,  bütün  mevcudatın
           lisanlarıyla  tekellüm  ettikleri  Esma-i  Hüsnanın  delillerini  fehmeder.
           Binaenaleyh herşeyin kıymeti, kendisine göre cüz'îdir. İnsanın kıymeti
           ise küllîdir. Demek bir insan, bir ferd iken bir nevi gibi olur.

                                     ِ
                                           ِ
                                      با   وصلاب     مَلعَا     لِلّاو
                                       َ َّ  ُ ْ  ُ ه َ
                                           ***
                  İ'lem Eyyühel-Aziz! Zahir ile bâtın arasında müşabehet varsa
           da, Hakikate bakılırsa aralarında büyük uzaklık vardır.
                  Meselâ:  Âmiyane  olan  Tevhid-i  Zahirî,  hiçbir  şeyi  Allah'ın
           gayrisine  isnad  etmemekten  ibarettir.  Böyle  bir  nefiy,  sehl  ve
           basittir.  Ehl-i  Hakikatın  Hakikî  Tevhidleri  ise,  her  şeyi  Cenab-ı
           Hakk'a  isnad  etmekle  beraber  her  şeyin  üstünde  bulunan
           mührünü, sikkesini görüp okumaktan ibarettir. Bu, Huzuru isbat,
           gafleti nefyeder.
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Hayat-ı  dünyeviyeye  kasden  ve  bizzât
           teveccüh edip bağlanan kâfirin, imhal-i ikabında ve bilakis terakkiyat-ı
           maddiyede muvaffakıyetindeki Hikmet nedir?

                  Evet  o  kâfir,  kendi  terkibiyle,  sıfatıyla  Cenab-ı  Hak'ça  nev'-i
           beşere takdir edilen Nimetlerin  tezahürüne  -şuuru olmaksızın-  hizmet
           ediyor.  Ve  güzel  Masnuat-ı  İlahiyenin  mehasinini  bilâ-şuur  tanzim
           ediyor.  Ve  kuvveden  fiile  çıkartmakla  Garabet-i  San'at-ı  İlahiyeye
           nazarları celbediyor. Ne faide ki farkında değildir. Demek o kâfir, saat
           gibi kendi yaptığı amelden haberi yok. Amma vakitleri bildirmek gibi
           nev-i  beşere  pek  büyük  bir  hizmeti  vardır.  Bu  Sırra  binaen  dünyada
           mükâfatını görür.
                  İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Tevfik-i  İlahî  Refiki  olan  adam,  Tarîkat
           berzahına  girmeden  zahirden  Hakikate  geçebilir.  Evet  Kur'andan,
           Hakikat-ı  Tarîkatı  -tarîkatsız-  feyiz  suretiyle  gördüm  ve  bir  parça
           aldım.  Ve  keza  maksud-u  bizzât  olan  İlimlere  Ulûm-u  Âliyeyi
           okumaksızın îsal edici bir yol buldum.
   204   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214