Page 206 - Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye
P. 206

ONUNCU RİSALE                                                                                                  209


          Sonra, her şeyin kıymeti menfaatı nisbetinde olduğunun takdiriyle galat
          ediyor. Hattâ Zühre yıldızını kokulu bir zühreye mukabil almaz. Çünki
          kendisine menfaatı dokunmuyor.

                 İ'lem Eyyühel-Aziz! Ubudiyet, sebkat eden Nimetin neticesi ve
          onun  fiatıdır.  Gelecek  bir  Nimetin  mükâfat  mukaddemesi  ve  vesilesi
          değildir. Meselâ: İnsanın en güzel bir surette yaratılışı, Ubudiyeti iktiza
          eden  sâbık  bir  Nimet  olduğu  ve  sonra  da,  İmanın  İ'tasıyla  kendisini
          sana tarif etmesi, Ubudiyeti iktiza eden sâbık Nimetlerdir. Evet nasılki
          midenin  İ'tasıyla  bütün  mat'umat  İ'ta  edilmiş  gibi  telakki  ediliyor;
          hayatın İ'tasıyla da, Âlem-i Şehadet müştemil bulunduğu Nimetler ile
          beraber İ'ta edilmiş gibi telakki ediliyor.
                 Ve keza nefs-i insanînin İ'tasıyla, bu mide için Mülk ve Melekût
          Âlemleri  Nimetler  Sofrası  gibi  kılınmıştır.  Kezalik  İmanın  İ'tasıyla,
          mezkûr sofralar ile beraber, Esma-i Hüsnada iddihar edilen defineleri
          de sofra olarak verilmiş oluyor. Bu gibi ücretleri peşin aldıktan sonra,
          devam ile hizmete mülazım olmak lâzımdır. Hizmet ve amelden sonra
          verilen Nimetler mahza onun fazlındandır.
                 İ'lem  Eyyühel-Aziz!  Enva'ın  efradında,  bilhassa  haşerat  ve
          hevam  kısmında  görünen  fevkalâde  çoklukta  müşahede  edilen
          hârikulâde gayr-ı mütenahî bir cûd u sehavet vardır. Kemal-i İttikan ve
          İntizam  ile  bütün  enva'da  bulunan  şu  kesret-i  efrad,  Tecelliyat-ı
          İlahiyenin gayr-ı mütenahî olduğuna ve Cenab-ı Hakk'ın mahiyeti her
          şeye  mübayin  olduğuna  ve  bütün  eşya  Onun  Kudretine  nisbeten
          mütesavi olduğuna sarahaten delalet eder.

                 Evet  bu  Cûd-u  İcad  Sâniin  Vücubundandır.  Nevide  Celalîdir,
          ferdde Cemalîdir.

                 İ'lem  Eyyühel-Aziz!  İnsanın  yaptığı  san'atların  sühulet  ve
          suubet dereceleri, onun İlim ve cehliyle ölçülür. Ne kadar san'atlarda
          bilhassa  ince  ve  latif  cihazatta  ilmî  mehareti  çok  olursa,  o  nisbette
          kolay  olur.  Cehli  nisbetinde  de  zahmet  olur.  Binaenaleyh  eşyanın
          hilkatinde sür'at-i mutlaka ile vüs'at-i mutlaka içinde görünen Sühulet-i
          Mutlaka, Sâniin İlmine nihayet olmadığına Hads-i Kat'î ile delalet eder.
                                           ِ
                                 ِ
                             ِرصبْلاب    ح     مَلَك     ةدحاو  ِ  انر ْ َ ُ    و     ٓام     مَا  َ َ
                                                   ٓ     ا   َّلا
                                         ٌ َ
                                              َ
                             َ َ
                                     ْ ٍ
   201   202   203   204   205   206   207   208   209   210   211