Page 188 - Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'nin Yanılgıları
P. 188

Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi'nin Yan›lg›lar›



              Nature dergisinde yay›nlanan bir makalesinde itiraf etti¤i gibi, insa-
              n›ms›lar›n fosil kay›tlar›ndaki eksikli¤i, evrimciler için hayal k›r›kl›-
              ¤›na neden olan bir engeldir.   1
                   Dünyan›n en önde gelen evrimci yay›nlar›ndan biri olan Nature

              dergisinde dahi, evrim teorisinin, insan›n kökeni konusundaki ç›k-
              mazlar› itiraf edilmifltir. Derginin editörü Henry Gee, 12 Temmuz
              2001 tarihli Nature'da yay›nlanan makalesinde, evrimciler taraf›ndan
              insan›n atalar› oldu¤u iddia edilen hominid (insans›) fosillerinin, il-
              kelden geliflmifle do¤ru bir s›ray› takip etmedi¤ini, aksine kay›tlarda
              bu fosillerin bir anda ortaya ç›kt›¤›n› belirtmektedir. Makalede, evrim

              teorisinin 150 y›ld›r umulan kan›t› olan "ara formlar›n" var olmad›¤›,
              farkl› türlerin hep aniden ortaya ç›kt›¤› flöyle bir benzetmeyle aç›k-
              lanmaktad›r:
                   Hominid fosillerinin keflfi, yolcu otobüslerine benziyor. Bir süre için
                   hiçbiri yokken, ayn› anda 3 tanesi birden ortaya ç›k›veriyor. 2

                   Henry Gee, yap›lan tüm paleontolojik kaz›lara ra¤men, flempan-
              ze ve insan ba¤lant›s›n› gösterecek hiçbir fosil bulunmad›¤›n› da flöy-
              le itiraf etmektedir:
                   Hominid fosillerinin çok nadir oldu¤u konusu çok ünlü bir gerçektir,
                   flempanze ba¤lant›s› ise nedense hiçbir fosil kayd›na sahip de¤ildir. 3

                   Bu tür itiraflar konusunda Henry Gee yaln›z de¤ildir. Örne¤in
              George Washington Üniversitesinden Profesör Bernard Wood da, Na-
              ture dergisindeki bir makalesinde, insan›n evrimsel kökeni ile ilgili
              taksonomik ve filogenetik iliflkilerin karanl›kta kald›¤›n› belirtmekte
              ve flöyle demektedir:

                   Bizim kendi genusumuzun, yani Homo'nun bilinen en eski temsil-
                   cilerinin taksonomisinin ve filogenetik (evrimsel akrabal›k) iliflkile-
                   rinin karanl›kta olmas› dikkat çekici bir durumdur. Mutlak tarih-
                   lendirme tekniklerindeki geliflmeler ve fosillerin yeniden yorum-
                   lanmas›, basit, çizgisel bir insan evrimi modelini savunulamaz hale




                                              186
   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193