Page 112 - Risale-i Nur - Şualar
P. 112

114                                                                                                                                  ŞUÂLAR


          isbat  ederler,  diye  anlar.  Ve  sahra  ve  dağların  dağ  kadar  Vazife  ve
          Hikmetlerinden bu iki cevhere sairlerini kıyas edip, dağların ve sahra-
          ların umum Hikmetleriyle, hususan ihtiyatî iddiharlar cihetiyle getirdik-

                                           ِ

          leri şehadeti ve söyledikleri  ٌوهٌَّلا ٌ َ ٌ هٰلا َٓ ِ  ٌ َل ٌ  Tevhidini, dağlar kuvvetinde
                                      َ ه
                                                                      ِ
          ve sebatında ve sahralar genişliğinde ve büyüklüğünde görür. ٌ للّا ِ ب ٌ ٌ تنمٰا
                                                                       ٰ
                                                                           ه ْ َ
          der.

              İşte bu mânayı ifade için, Birinci Makamın beşinci mertebesinde:

                                                                        ِ
                                                  ِ
                       ِ ِ
                                                            ِ
          ِ
              ِ
                               ِ
                                               ۪
                    ۪
         ٌلابجْلا ٌ ٌ عيمج ٌهدوجوٌبوجو ٌ ٌٰ لٰع ٌَّلد ٌ ىذَّلا ٌدوجوْلاٌبجاوْلا  ٌ ٌ  ٌ للّاٌَّلاٌهٰلا َٓ ِ  ٌ َل ٌ
                                           َ
                                                                          َ
                                                                  ه ٰ
                 ه
                     َ
                                  ه ه
                                                              َ
                           ه ه
                                       َ
                                                    ه ه
            َ
                                                          ه
                                      ِ
                              ِ ِ
              ِ ِ
          ِ
                                           ِ
          ٌراخدلْا ٌ ِ ٌ ةقيقح ٌ ِ ۪  ٌ ةَطاحاٌةم ٌ َظعٌةداهبٌِاهيَلعٌو ٌ اهيف ۪  ٌام ٌ ٌ عيمج ِ ۪  ٌ ٌ ب  ىر اح ٌ صلا ٌو
            َ
                   َ
                                    َ َ َ َ
                                                                             َ
                                 َ
                                              َ ْ َ
                                                      َ َ
                                                             ِ َ
                                                                         َّ َ ٰ
                                                                 َ
                             َ
                       َ
              ِّ
                                                                    ِ
            ِ ِ
                                                                        ِ
                           ِ ِ
                     ِ ِ
                                           ِ
                                                      ِ
            ٌةينابرلاٌةيطايتحلْا ٌ ٌ ِير۪ب ٌ دَّتلا ٌ ٌ وٌةَظفاحمْلاٌ ٌ وٌروهذبْلاٌِرنٌَوٌةرادلْاٌو
              َّ َّ َّ
                      َّ
                                    ْ
                                                               ْ َ َ َ َ
                                             َ َ ه
                                         َ
                                                          ه
                                                                           َ
                                                     َ
                          َ ْ
                               ِ ِ
                      ِ ٌ ةدهاشم ٌ ْلابٌةَل َّ ٌ مَكمْلاٌةمَظتنمْلاٌةماعْلاٌةعساوْلا
                                                           ِ ِ
                                          ِ
                                                    ِ
                       َ َ َ
                                                            َ
                                                                َ
                                                     َّ َ
                                           َ َ ْ ه
                             ه
                                      ه
          denilmiş.

              Sonra o yolcu, dağda ve sahrada fikriyle gezerken eşcar ve nebatat
          Âleminin kapısı fikrine açıldı. Onu içeriye çağırdılar. "Gel, dairemizde
          de  gez,  yazılarımızı  da  oku"  dediler.  O  da  girdi,  gördü  ki:  Gayet
          muhteşem  ve  müzeyyen  bir  Meclis-i  Tehlil  ve  Tevhid  ve  bir  Halka-i
          Zikir  ve  Şükür  teşkil  etmişler.  Bütün  eşcar  ve  nebatatın  enva'ları;
                                      َٓ ِ
                                 ِ


          bil'icma', beraber  ٌللّاٌَّلاٌهٰلا  diyorlar gibi lisan-ı hallerinden anladı.
                                       ٌ َل ٌ
                                   َ
                            ه ٰ
          Çünki  bütün  meyvedar  ağaç  ve  nebatlar;  mizanlı  ve  fesahatlı  yaprak-
          larının dilleriyle ve süslü ve cezaletli çiçeklerinin sözleriyle ve intizamlı
          ve  Belâgatlı  meyvelerinin  kelimeleriyle  beraber  müsebbihane  şehadet

                                ِ
          getirdiklerine  ve  ٌوهٌَّلا ٌ ٌ هٰلا  َٓ ِ  ٌ َل ٌ   dediklerine  delâlet  ve  şehadet  eden  üç
                                  َ
                           َ ه
          büyük küllî Hakikatı gördü.
   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117