Page 114 - Risale-i Nur - Şualar
P. 114

116                                                                                                                                  ŞUÂLAR


              Sonra, seyahat-ı fikriyede bulunan o meraklı ve terakki ile zevki ve
          şevki  artan  dünya  yolcusu,  bahar  bahçesinden  bir  bahar  kadar  bir
          Güldeste-i Mârifet ve Îman alıp gelirken; hayvanat ve tuyur Âleminin
          kapısı  Hakikat-bîn  olan  Aklına  ve  Mârifet-âşinâ  olan  Fikrine  açıldı.
          Yüzbin  ayrı  ayrı  seslerle  ve  çeşit  çeşit  dillerle  onu  içeriye  çağırdılar,
          "Buyurun" dediler. O da girdi ve gördü ki: Bütün hayvanat ve kuşların
          bütün nevileri ve taifeleri ve milletleri, bil'ittifak, lisan-ı kal ve lisan-ı

                         ِ

          halleriyle  ٌوهٌَّلا  َ  َٓ ِ  ٌ َل ٌ ٌ ا ٌ ٰل ٌ ه ٌ   deyip, zemin yüzünü bir Zikirhane ve muazzam
                    َ ه
          bir  Meclis-i  Tehlil  suretine  çevirmişler,  herbiri  bizzat  birer  Kaside-i
          Rabbânî,  birer  Kelime-i  Sübhânî  ve  mânidar  birer  Harf-i  Rahmânî
          hükmünde  Sâni'lerini  tavsif  edip  Hamd  ü  Sena  ediyorlar  vaziyetinde
          gördü. Güya o hayvanların ve kuşların duyguları ve kuvâları ve cihaz-
          ları ve âzâları ve âletleri, manzum ve mevzun kelimelerdir ve muntazam
          ve mükemmel sözlerdir. Onlar; bunlarla, Hallâk ve Rezzaklarına Şükür
          ve Vahdaniyetine şehadet getirdiklerine kat'î delâlet eden üç muazzam
          ve muhit Hakikatları müşahede etti.

              B i r i n c i s i : Hiçbir cihetle serseri tesadüfe ve kör kuvvete ve
          şuursuz  tabiata  havalesi  mümkün  olmıyan  hiçten  hakîmane  Îcad  ve
          san'atperverâne İbda' ve ihtiyarkârane ve alîmâne Halk ve İnşa ve yirmi
          cihetle İlim ve Hikmet ve İradenin Cilvesini gösteren Ruhlandırmak ve
          İhya  etmek  Hakikatıdır  ki;  Zîruhlar  adedince  şahidleri  bulunan  bir
          Bürhan-ı Bâhir olarak, Zât-ı Hayy-ı Kayyum'un Vücub-u Vücuduna ve
          Sıfât-ı Seb'asına ve Vahdetine şehadet eder.

              İ k i n c i s i : O hadsiz masnu'larda birbirinden sîmaca fârikalı ve
          şekilce  zînetli  ve  miktarca  mîzanlı  ve  suretce  intizamlı  bir  tarzdaki
          Temyizden, Tezyinden, Tasvirden öyle azametli ve kuvvetli bir Hakikat
          görünür ki, Kadir-i Külli Şey ve Âlim-i Külli Şey'den başka hiçbir şey,
          bu  her  cihetle  binlerle  Hârikaları  ve  Hikmetleri  gösteren  ihatalı  Fiile
          sahib olamaz ve hiçbir imkân ve ihtimal yok.

              Ü ç ü n c ü s ü : Birbirinin misli ve aynı veya az farklı ve birbirine
          benziyen  mahsur  ve  mahdud  yumurtalardan  ve  yumurtacıklardan  ve
          nutfe   denilen   su   katrelerinden    o    hadsiz    hayvanların    yüzbinler
          çeşit   tarzlarda   ve    birer    Mu'cize-i Hikmet    mahiyetinde    bulunan
   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119