Page 208 - Risale-i Nur - Şualar
P. 208

210                                                                                                                                  ŞUÂLAR


          bütün gönderdiği Elçileriyle ve Fermanlarıyla ve bütün İsimleriyle ve
          Sıfatlarıyla "Evet Âhiret vardır ve sizi oraya sevkediyorum."  ferman
          ediyor. Onuncu Söz, oniki parlak ve kat'î Hakikatlar ile bir kısım İsimlerin
          Âhirete  dair  cevablarını  isbat  ve  izah  eylemiş.  Burada,  o  izaha  iktifaen
          gayet  kısa  bir  işaret  ederiz:  Evet  madem  hiçbir  saltanat  yoktur  ki,  o
          saltanata itaat edenlere mükâfatı ve isyan edenlere mücazatı bulunmasın.
          Elbette Rububiyet-i Mutlaka mertebesinde bir Saltanat-ı Sermediyenin, o
          Saltanata İman ile İntisab ve Taat ile Fermanlarına teslim olanlara mükâfatı
          ve o izzetli Saltanatı küfür ve isyanla inkâr edenlere de mücazatı; o Rahmet
          ve  Cemale,  o  İzzet  ve  Celale  lâyık  bir  tarzda  olacak  diye  "Rabb-ül
          Âlemîn" ve "Sultan-üd Deyyan" İsimleri cevab veriyorlar.

             Hem  madem  güneş  gibi,  gündüz  gibi,  zemin  yüzünde  bir  umumî
          Rahmet  ve  ihatalı  bir  Şefkat  ve  Kerem  gözümüzle  görüyoruz.  Meselâ  o
          Rahmet, her baharda umum ağaçları ve meyveli nebatları Cennet Hurileri
          gibi giydirip, süslendirip, ellerine her çeşit meyveleri verip bizlere uzatıp
          "Haydi  alınız,  yeyiniz"  dediği  gibi;  bir  zehirli  sineğin  eliyle  bizlere
          şifalı, tatlı balı yedirdiği ve elsiz bir böceğin eliyle en yumuşak ipeği
          bizlere giydirdiği gibi, bir avuç kadar küçücük çekirdeklerde, tohumcuk-
          larda binler batman taamları bizim için saklayan ve ihtiyat zahîresi olarak o
          küçücük  depolarda  yerleştiren  bir  Rahmet,  bir  Şefkat,  elbette  hiç  şübhe
          olamaz ki; bu derece nazeninane beslediği bu sevimli ve minnetdarları ve
          perestişkârları olan Mü'min İnsanları i'dam etmez. Belki onları daha parlak
          Rahmetlere mazhar etmek için, hayat-ı dünyeviye Vazifesinden terhis eder
          diye "Rahîm" ve "Kerim" İsimleri sualimize cevab veriyorlar; ٌقحٌةنجْلَا
                                                                      ٌّ َ ه َّ َ
          diyorlar.

             Hem  madem  biz  gözümüzle  görüyoruz  ki:  Umum  mahluklarda  ve
          zemin  yüzünde  öyle  bir  Hikmet  eli  işliyor  ve  öyle  bir  adalet  ölçüleriyle
          işler dönüyor ki, akl-ı beşer onun fevkinde düşünemiyor. Meselâ: İnsanın
          bin  cihazatına  takılan  Hikmetlerinden  yalnız  bir  küçük  çekirdek
          kadar kuvve-i hâfızasında bütün tarihçe-i hayatını ve ona temas eden
          hadsiz  hâdisatı  o  kuvvecikte  yazıp,  onu  bir  kütübhane  hükmüne
          getirip ve İnsanın Haşirde muhakemesi için neşir olacak olan Defter-i
          A’malinin bir küçük senedi olarak her vakit hatırlatmak Sırrı ile her
          İnsanın   eline   vererek   dimağının  cebine   koyan  bir   Ezelî   Hikmet
          Ve  bütün    masnuatta     gayet     hassas     mizanlar     ile      a'zalarını
   203   204   205   206   207   208   209   210   211   212   213