Page 213 - Risale-i Nur - Şualar
P. 213

11.  ŞUÂ – MEYVE   RİSALESİ                                                                                             215


              İşte  Hâlıkımızdan  sorduğumuz  Âhirete  dair  sualimize  Rahman  ve
           Hakîm ve Âdil ve Kerim ve Hâkim İsimleri mezkûr Hakikatle cevab
           veriyorlar, şeksiz şübhesiz, güneş gibi Âhireti isbat ediyorlar.

              Hem madem biz gözümüzle görüyoruz: Öyle İhatalı ve Azametli bir
           Hafîziyet hükmeder ki, Zîhayat herşeyin ve her hâdisenin çok suretlerini
           ve gördüğü fıtrî Vazifesinin defterini ve Esma-i İlahiyeye karşı lisan-ı
           hal  ile  Tesbihatına  dair  Sahife-i  A'malini  misalî  levhalarda  ve
           çekirdeklerinde ve tohumcuklarında ve Levh-i Mahfuzun nümunecikleri
           olan kuva-yı hâfızalarında ve bilhassa İnsanın dimağındaki pek büyük
           ve  pek  küçük  kütübhanesi  olan  kuvve-i  hâfızasında  ve  sair  maddî  ve
           manevî  in'ikas  âyinelerinde  kaydeder,  yazdırır;  zabtederek  muhafaza
           altına alır. Sonra mevsimi geldikçe bütün o manevî yazıları maddî bir
           tarzda  da  gözümüze  gösterip  milyonlarla  misaller  ve  deliller  ve
                                                    ِ
           nümuneler  kuvvetiyle  ٌتر ِ  ه َ  ٌ ٌ نَ  ٌ فحصلاٌ اذاو    Âyetindeki  en  acib  bir
                                   ْ
                                                   َ َ
                                          ه ه ُّ
           Hakikat-ı  Haşriyeyi,  Kudretin  bir  çiçeği  olan  her  bahar,  kendi  çiçek-i
           ekberinde  milyarlar  dil  ile  Kâinata  ilân  eder.  Ve  başta  Nev'-i  İnsan
           olarak bütün Zîhayatlar ve bütün eşya, fenaya düşmek ve ademe sukut
           etmek  ve  hiçlikte  mahvolmak  ve  başta  nev'-i  beşer  olarak  Zîhayatlar
           i'dam edilmek için yaratılmamışlar. Belki Bekaya terakki ile ve Devama
           tasaffi  ile  ve  sermedî  Vazifeye  istidadıyla  girmek  için  Halk  olunduk-
           larını gayet kuvvetli isbat eder.

              Evet her baharda müşahede ediyoruz ki: Güz mevsimi Kıyametinde
           vefat eden hadsiz nebatat, bahar Haşrinde herbir ağaç, herbir kök, herbir
                                                   ِ
                                      ِ
           çekirdek, herbir tohum ٌترنَ ٌفحصلاٌاذاو Âyetini okuyup bir mana-
                                   ْ َ ه
                                                  َ َ
                                          ه ه ُّ
           sını,  bir  ferdini  kendi  diliyle,  geçmiş  senelerde  gördüğü  Vazifenin
           misalleriyle Tefsir ederek o Azametli Hafîziyete şehadet eder.
                        ِ
                ِ
                                 ِ
              ٌ نطاب ٌ ْلاوٌ ٌ رهاَّظلا ٌ وٌرخۤلْاوٌلوَلْاٌوه    Âyetindeki     dört     muazzam
                                     َ ه َّ
              ه
                                             َ ه
                              َ ه
                       ه َ َ
           Hakikatları her şeyde gösterip Hafîziyeti a'zamî derecede ve Haşri bahar
           kolaylığında  ve  kat'iyyetinde  bizlere  Ders  verir.  Evet  bu  dört  ismin
           cilveleri,  en  cüz'îden  en  küllîye  kadar  cereyan  ederler.  Meselâ:
           Nasılki
   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217   218