Page 218 - Risale-i Nur - Şualar
P. 218
220 ŞUÂLAR
birbirimize mutabık olarak sizin Kumandanlarınız ile görüş-
tüğümüz zaman söylemişiz ve daima da söylüyoruz. Elbette bu
gezdiğimiz bâki ve mükemmel salonlar ve bu salonların arkalarında
tefriş ve tezyin edilmiş olan saraylar ve menziller, hiç şübhemiz
yoktur ki, gayet ehemmiyetli misafirleri o yerlerde iskân etmek
üzere bekliyorlar. Size kat'î beyan ediyoruz." diye sualimize cevab
veriyorlar.
Hem madem Hâlıkımız, bize en Büyük Muallim ve en Mükemmel
Üstad ve Şaşırmaz ve Şaşırtmaz en Doğru Rehber olarak Muhammed-i
Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ı tayin etmiş. Ve en Son Elçi olarak
göndermiş. Biz dahi, İlmelyakîn mertebesinden Aynelyakîn ve Hakkal-
yakîn mertebelerine terakki ve tekemmül etmek üzere herşeyden evvel
bu Üstadımızdan, Hâlıkımızdan sorduğumuz suali sormaklığımız lâzım
geliyor. Çünki O Zât, Hâlıkımız tarfından herbiri birer Nişane-i Tasdik
olan bin Mu'cizatıyla, Kur'anın bir Mu'cizesi olarak Kur'anın Hak ve
Kelâmullah olduğunu isbat ettiği gibi; Kur'an dahi, kırk nevi İ'caz ile, O
Zâtın bir Mu'cizesi olup, Onun doğru ve Resulullah olduğunu isbat
ederek ikisi beraber, biri Âlem-i Şehadet Lisanı -bütün hayatında bütün
Enbiya ve Evliyanın tasdikleri altında- diğeri Âlem-i Gayb Lisanı -
bütün Semavî Fermanların ve Kâinat Hakikatlarının tasdikleri içinde-
binler Âyatıyla iddia ve isbat ettikleri Hakikat-ı Haşriye elbette güneş ve
gündüz gibi bir kat'iyyettedir.
Evet Haşir gibi, en acib ve en dehşetli ve tavr-ı aklın haricinde bir
mes'ele, ancak ve ancak böyle hârika iki Üstadın Dersleriyle halledilir,
anlaşılır. Eski zaman Peygamberleri Ümmetlerine Kur'an gibi izahat
vermediklerinin sebebi, o devirler beşerin bedeviyet ve tufuliyet devri
olmasıdır. İbtidaî Derslerde izah az olur.
E l h a s ı l : Madem Cenab-ı Hakk'ın ekser İsimleri Âhireti iktiza
edib isterler. Elbette o İsimlere delalet eden bütün hüccetler, bir cihette
Âhiretin tahakkukuna dahi delalet ederler. Ve madem Melaikeler
Âhiretin ve Âlem-i Bekanın Dairelerini gördüklerini haber veriyorlar.
Elbette Melaike ve Ruhların ve Ruhaniyatın Vücud ve Ubudiyetlerine
şehadet eden deliller, dolayısıyla Âhiretin Vücuduna dahi delalet
ederler. Ve madem MUHAMMED Aleyhissalâtü Vesselâm'ın bütün
hayatında Vahdaniyetten sonra en Daimî Davası ve Müddeası ve Esası
Âhirettir; elbette O Zâtın Nübüvvetine ve Sıdkına delalet