Page 499 - Risale-i Nur - Şualar
P. 499

ONDÖRDÜNCÜ  ŞUÂ                                                                                                             501


           fedakârane  Uhuvvet  ve  samimane  muhabbet  sarsılmasın.  Bir  zerre
           kadar  olsa  bile,  bize  büyük  zarar  olur.  Çünki  pek  az  bir  sarsıntı,
           Denizli'de  (………..)  gibi  hocaları  yabanileştirdi.  Bizler  birbirimize  -
           lüzum olsa- Ruhumuzu feda etmeğe, Hizmet-i Kur'aniye ve İmaniye-
           miz iktiza ettiği halde, sıkıntıdan veya başka şeylerden gelen titizlikle
           hakikî  Fedakârlar  birbirine  karşı  küsmeğe  değil,  belki  kemal-i
           mahviyet ve tevazu ve teslimiyetle kusuru kendine alır; muhabbetini,
           samimiyetini  ziyadeleştirmeğe  çalışır.  Yoksa  habbe  kubbe  olup  tamir
           edilmeyecek  bir  zarar  verebilir.  Sizin  ferasetinize  havale  edib  kısa
           kesiyorum.
                                                                      Said Nursî
                                           * * *

               Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

               Ehemmiyetli  bir  Manevî  İhtara  binaen  size  şimdilik  bir-iki  Vazife-i
           Nuriye  var  ki,  bütün  kuvvetinizle  bu  üçüncü  Medrese-i  Yusufiye'de
           musibetzede  bîçare  mahpuslar  içinde  ikilik  ve  garazkârane  tarafgirlik
           düşmemek  için  Nur  Dersleriyle  çalışmaktır.  Çünki  ihtilaftan  ve  garaz  ve
           kin  ve  inaddan  istifadeye  çalışan,  perde  altında  dehşetli  müfsidler  var.
           Madem bu hapis arkadaşlarımız çoğu lüzum olsa vatanına ve milletine ve
           ahbabına fedakârane Ruhunu feda ettiren Kahramanlık damarını taşıyorlar.
           Elbette o civanmerdler, inadını ve garazını ve adavetini, milletin selâmeti
           ve  bu  hapis  istirahatı  ve  perde  altında  anarşiliğe  çabalayan  bolşevizmi
           aşılayanların ifsadlarından kurtulmak için, hiç menfaatı bulunmayan ve bu
           fırtınalı zamanda zararı çok olan adavetini ve inadını feda etmeleri lâzım-
           dır. Yoksa bu zamanda baruta ateş atmak gibi hem yüz bîçare mahpuslara,
           hem Nur'un masum Talebelerine, hem bu Afyon memleketine ehemmiyetli
           zahmetlere,  sarsıntılara,  belki  memlekete  giren  ecnebi  komitesi  parmak-
           larının ilişmesine bir vesile olur. Madem bizler onların hatırları için Kader-i
           İlahiyle buraya girdik ve bir kısmımız onların saadeti ve manevî rahatları
           için buradan çıkmak istemiyoruz ve istirahatımızı onlar için feda edib her
           sıkıntıya  Sabır  ve  tahammül  ediyoruz;  elbette  o  yeni  Kardeşlerimiz  dahi
           Denizli  mahpusları  gibi,  Kardeşliğimiz  hatırı  için,  Şaban  ve  Ramazan
           hürmetine birbirine küsmemek ve Kardeş olup barışmak lâzım ve elzemdir.
           Zâten biz ve ben, onları Nur Talebeleri dairesinde biliriz ve Dualarımıza
           girmişler.
                                                                      Said Nursî
   494   495   496   497   498   499   500   501   502   503   504