Page 509 - Risale-i Nur - Şualar
P. 509

ONDÖRDÜNCÜ  ŞUÂ                                                                                                             511


               Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

               E v v e l â : Hem sizin, hem hapisteki arkadaşlarınızın bayramınızı
           tebrik ederiz. Siz ile bayramlaşanı, aynen benimle bayramlaşmış gibi kabul
           ediyorum  ve  umumuyla  bizzât  Bayram  ziyaretini  yapmışım  gibi  biliniz,
           bildiriniz.

               S â n i y e n : Sebebsiz kalın demir sobamın parçalanmasıyla verdiği
           haber  ve  biz  dahi  o  işarete  binaen  tam  bir  ihtiyat  ve  temkinle  geçen
           fırtınacık,  yüzden  bire  indi,  barut  ateş  almadı.  Şimdi  yine,  sebebsiz
           mataramın  acib  bir  tarzda  küçücük  parçalara  inkısam  etmesi,  bize  tekrar
           tam  bir  temkine  ve  tahammüle  ve  ihtiyata  sarılmamızın  lüzumunu  haber
           veriyor.  Aldığım  manevî  bir  ihtarla,  gizli  münafıklar,  dindarlara  karşı
           namazsız  sefahetçileri  ve  mürted  komünistleri  istimal  etmek  istiyorlar,
           hattâ parmaklarını buraya da sokmuşlar.

               (Bir  Haşiyecik):  Dün  kalbimde  bir  ferah  ve  sevinç  vardı.  Birden  baktım,
           Nurs'taki Kardeşim, Nurs'un balını bir matara içinde sekiz ay evvel bana, Emirdağı'na
           göndermişti.  Dün  de  Emirdağı'ndan  bana  geldi.  Aman  bana  çabuk  getirin  dedim.
           Bekledim, gelmedi.. O sevinç, bir hiddete döndü. Yüz matara kadar yanımda kıymetli
           bulunan o ballı matarayı yabani ellere verip çarşıya gönderilmesi sebeb olup, o matara
           da  birdenbire  kırıldı.  Kırksekiz  seneden  beri  görmediğim  Nurs  köyümün,  meskat-i
           re'simin  bir  teberrükü  olan  o  tatlıdan,  Bayram  tatlısı  olarak  herbir  Kardeşim  bir
           parçacığını tatsın diye bir mikdar gönderdim.
                                                                      Said Nursî
                                           * * *

               Aziz, Sıddık, Sarsılmaz Kardeşlerim!

                  Sizi Ruh u Canımla tebrik ederim ki, çabuk yaramızı tedavi ettiniz.
           Ben  de  bu  gece  şifadan  tam  ferahlandım.  Zâten  "Medreset-üz  Zehra"
           tevessü' edib, hakikî İhlas ve tam fedakârane terk-i enaniyeti ve tevazu-u
           tâmmı  Daire-i  Nur'da  aşılıyor,  neşreder.  Elbette  gayet  cüz'î  ve  muvakkat
           hassasiyet ve titizlik ve nazlanmak, o kuvvetli Dersini ve Uhuvvet alâkasını
           bozamaz  ve  İhlas  Lem'ası  bu  noktada  mükemmel  nâsihtir.  Şimdi  en
           ziyade  bizi  ve  Nurları  vurmak  ve  sarsmak  için  en  fena  plân,  Nur
           Talebelerini birbirinden soğutmak ve usandırmak ve  meşreb ve fikir
           cihetinde birbirinden ayırmaktır. Gerçi gayet cüz'î bir nazlanmak oldu.
           Fakat göze bir saç
   504   505   506   507   508   509   510   511   512   513   514