Page 635 - Risale-i Nur - Şualar
P. 635

15.  ŞUÂ  -  EL - HÜCCETÜZZEHRA                                                                                   637

              ِ
                             ۪
              مهيَل   ع تمعنَا     ني   ذَّلَا cereyanına girdi. Birden Hikmet-i Kur'aniye imda-
                 َ َ ْ َ
                           َ ْ
            ْ ْ
           dına geldi, tam Hakikatını gösteren bir dûrbün Aklına verdi, "Şimdi bak"
                                                        ِ
                                               ِ
           dedi...      Baktı,      gördü       ki:        ضرَلْا و     ت او   م   سلا  بر      İsmi,
                                                             َّ ٰ َ
                                                                  ُّ َ
                                                     َ
                                                 ْ
                    ِ
               ِ    زر   ق   ه  ِ ۪   نم اوُلُك و اهبكانم    ۪ ف     اوشماف لوُلذ ضرَل   ْا م   ُكل َلعج   ىذ    ه   و   ا   َّل  ُ َ
                               ِ ِ
                                                                        ۪
                                  َ َ
                   ْ ْ
                           َ َ
                                                            ُ
                                                               َ َ َ
                                          ُ ْ
                                              َ   َ َ ْ

           burcunda bir güneş gibi tulû' etti. Zemini gayet muntazam ve selâmetli bir
           gemi ve Zîhayatları Rızıklarıyla beraber içine doldurmuş, Kâinat denizinde
           çok  Hikmetler  ve  menfaatler  için  seyahatla  güneş  etrafında  gezdirip
           mevsimlerin  mahsulâtını  Erzak  isteyenlere  getirir  ve  "Sevr"  ve  "Hut"
           namlarında iki Meleği o sefineye kaptan yapmış, gayet güzel ve muhteşem
           Memleket-i  Rabbaniyede  Hâlık-ı  Zülcelal'in  mahlukat  ve  misafirlerini
                                                                ِ
                                                        ِ
           keyiflendirmek için gezdiriyor. Ve onun ile,    ضرَلْا َ      و    تاومسلا رون للَّٰا
                                                                         ُ ُ ُ ه
                                                         ْ
                                                                   َ ٰ َّ
           Hakikatını  gösterir,  Hâlıkını  bu  İsmin  Cilvesiyle  tanıttırır  diye  anladı.
                                         ِ
                                                              ِ
                                  ۪
           Bütün Ruh u Canıyla    ن َ يم  اع   َل  َ      ْلا    بر  ِ ِ ه َ      للّٰ    دمحْلَا  dedi,   مهيَلع    تم    ني     نَا   ع  َ ْ َ ْ  ۪    َا   ذَّل
                                                ُ ْ َ
                                                                    َ َ
                                                             ْ ْ

           taifesine girdi.


               O  seyyahın  Âlemlerdeki  seyahatında  gördüğü  nümunelerden
           ikinci  nümunesi:  O  seyyah,  küre-i  arz  gemisinden  çıkıp  hayvanat  ve
           İnsanlar Âlemine girdi. Dinden Ruh almayan hikmet-i tabiiye gözlüğü ile o
           Âleme baktı, gördü ki: O hadsiz Zîhayatların hadsiz ihtiyaçları ve onları
           inciten ve hırpalayan hadsiz muzır düşmanları ve merhametsiz hâdiseleri
           var iken, o ihtiyaçlara karşı sermayeleri binden, belki yüzbinden ancak bir
           olabilir. Ve o muzır şeylere mukabil iktidarları, milyondan ancak birdir. Bu
           çok dehşetli ve acınacak vaziyette, rikkat-i cinsiye ve şefkat-i nev'iye ve
           akıl alâkadarlığı ile onların haline o derece acıdı ve mahzun ve me'yus ve
           Cehennem  azabı  gibi  elemler  alırken  ve  o  perişan  Âleme  girdiğine  bin
           pişman     olurken,     birden     Hikmet - i  Kur'aniye      imdadına     yetişti,
   630   631   632   633   634   635   636   637   638   639   640