Page 173 - Evrenin Yaratılışı
P. 173

Harun Yahya (Adnan Oktar)                171


          bileceğini ispat etmeye çalıştı. Ancak bu çalışmalar başarısızlıkla sonuçlanacak
          ve Oparin şu itirafı yapmak zorunda kalacaktı:
             Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en karanlık
                                  108
             noktayı oluşturmaktadır.
             Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayatın kökeni konusunu çözüme ka-
          vuşturacak deneyler yapmaya çalıştılar. Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikalı
          kimyacı Stanley Miller tarafından 1953 yılında düzenlendi. Miller, ilkel dünya
          atmosferinde olduğunu iddia ettiği gazları bir deney düzeneğinde birleştirerek
          ve bu karışıma enerji ekleyerek, proteinlerin yapısında kullanılan birkaç orga-
          nik molekül (aminoasit) sentezledi.
             O yıllarda evrim adına önemli bir aşama gibi tanıtılan bu deneyin geçerli
          olmadığı ve deneyde kullanılan atmosferin gerçek dünya koşullarından çok
                                                      109
          farklı olduğu, ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktı.
             Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kullandığı atmosfer
          ortamının gerçekçi olmadığını itiraf etti. 110
             Hayatın kökeni sorununu açıklamak için 20. yüzyıl boyunca yürütülen tüm
          evrimci çabalar hep başarısızlıkla sonuçlandı. San Diego Scripps
          Enstitüsü'nden ünlü jeokimyacı Jeffrey Bada, evrimci Earth dergisinde 1998 yı-
          lında yayınlanan bir makalede bu gerçeği şöyle kabul eder:
             Bugün, 20. yüzyılı geride bırakırken, hala, 20. yüzyıla girdiğimizde sahip ol-
             duğumuz en büyük çözülmemiş problemle karşı karşıyayız: Hayat yeryüzün-
                           111
             de nasıl başladı?


             Hayatın Kompleks Yapısı
             Evrimcilerin hayatın kökeni konusunda bu denli büyük bir açmaza girme-
          leriinin başlıca nedeni, Darwinistlerin en basit zannettikleri canlı yapıların bi-
          le olağanüstü derecede kompleks özelliklere sahip olmasıdır. Canlı hücresi,
          insanoğlunun yaptığı bütün teknolojik ürünlerden daha komplekstir. Öyle ki,
          bugün dünyanın en gelişmiş laboratuvarlarında bile cansız maddeler biraraya
          getirilerek canlı bir hücre, hatta hücreye ait tek bir protein bile üretileme-
          mektedir.
             Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken şartlar, asla rastlantılarla açık-
          lanamayacak kadar fazladır. Ancak bunu detaylarıyla açıklamaya bile gerek
          yoktur. Evrimciler daha hücre aşamasına gelmeden çıkmaza girerler. Çünkü
   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178