Page 29 - Türk İslam Birliği'ne Çağrı
P. 29
Harun Yahya - Adnan Oktar
hiçbir şekilde engel değildir. Tam tersine bu özelliklerin her biri
Allah'ın yaratmasındaki bir güzellik, bir nimet, Müslümanlar
için bir zenginliktir. Bediüzzaman'ın da ifade ettiği gibi Müslü-
manlar, Türk İslam Birliği'nin oluşmasını güzel bir temenni, iyi
bir gelenek veya siyasi bir gereklilik gibi görmemeli, birlik olma-
nın farz olan bir ibadet olduğu gerçeğini unutmamalıdırlar.
Bediüzzaman Hazretleri, Müslümanların bu farzı yerine ge-
tirmekte bir çekince veya tereddüt içinde olmamaları gerektiğine
de dikkat çekmiş ve "en büyük farz vazife" olan İslam Birliği'nin
sağlanması için gayret etmenin vicdanına uyan her Müslümanın
üzerinde sorumluluk olduğunu söylemiştir:
İhfa (gizlenmek), havf (korkmak) riyâdandır (gösteriştendir, iki yüz-
lülüktendir). Farzda riyâ (gösteriş, iki yüzlülük) yoktur. Bu zamanın
en büyük farz vazîfesi (görevi), ittihad-ı islâmdır (islam birliğidir). İt-
tihadın (birliğin) hedef ve maksadı; o kadar uzun, münşaib (kollara
ayrılmış), muhit (her şeyi kuşatan), merâkiz (karar yerleri) ve maâ-
bid-i islâmiyeyi (islamın ibadet yerlerini) birbirine rabtetti-
ren (bağlayan) bir silsile-i nuraniyi (nurani silsile, soy)
ihtizaza getirmekle (harekete geçmekle) onun-
la merbut (bağlanmış) olanları ikaz
(uyarma) ve tarîk-ı terakkiye (yük-
selme, ilerleme yoluna) bir hâhiş
(istek) ve emr-i vicdanî (vic-
dani emir) ile sevk etmektir.
(Hutbe-i Şamiye, Sâdâ-yı
Hakikat, s. 94)
Bediüzzaman'ın da
ifade ettiği gibi her
Müslüman, İslam
aleminin birliği için
27