Page 64 - İncil'de Sevgi
P. 64
Neo-Dar wi nizm ve Mu tas yon lar
Darwinistler ise bu duruma kendilerince bir çözüm bulabilmek
için 1930'ların sonlarında, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yay-
gın ismiyle neo-Darwinizm'i ortaya attılar. Neo-Darwinizm, doğal
seleksiyonun yanına "faydalı değişiklik sebebi" olarak mutasyonları,
yani canlıların genlerinde radyasyon gibi dış etkiler ya da kopyalama
hataları sonucunda oluşan bozulmaları ekledi. Bugün de hala bilim-
sel olarak geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen, Darwinistlerin sa-
vunduğu model neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan
milyonlarca canlı türünün, bu canlıların, kulak, göz, akciğer, kanat
gibi sayısız kompleks organlarının "mutasyonlara", yani genetik bo-
zukluklara dayalı bir süreç sonucunda oluştuğunu iddia etmektedir.
Ama teoriyi çaresiz bırakan açık bir bilimsel gerçek vardır: Mutas-
yonlar canlıları geliştirmezler, aksine her zaman için canlılara zarar
verirler. Çernobil, Hiroşima, Nagazaki’de meydana gelen dehşet verici
görüntüler tam olarak mutasyonların meydana getirdiği sonuçlardır.
Düzgün yapıdaki organizmalar mutasyonların etkisiyle ölmüş veya
şiddetli zarar görmüştür.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahip-
tir. Bu molekül üzerinde oluşan herhangi bir tesadüfi etki ancak zarar
verir. Amerikalı genetikçi B. G. Ranganathan bunu şöyle açıklar:
İNCİL’DE SEVGİ gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonların ev-
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararlıdırlar. Çok ender olarak meydana
rimsel bir gelişme meydana getiremeyeceğini gösterir. Zaten yüksek dere-
cede özelleşmiş bir organizmada meydana gelebilecek rastlantısal bir
cek rasgele bir değişim kol saatini geliştirmeyecektir. Ona büyük ihtimalle
62 değişim, ya etkisiz olacaktır ya da zararlı. Bir kol saatinde meydana gele-
zarar verecek veya en iyi ihtimalle etkisiz olacaktır. Bir deprem bir şehri ge-