Page 239 - Protein Mucizesi
P. 239
ADNAN OKTAR (HARUN YAHYA) 237
rin oluşabilmesi için, eksiksiz ve tam işleyen bir
hücrenin tüm organelleri ile var olması gerekmek-
tedir.
Hücrenin çekirdeğinde yer alan ve genetik bilgiyi sak-
layan DNA molekülü ise, muazzam bir bilgi bankasıdır.
İnsan DNA'sının içerdiği bilginin, eğer kağıda dökülmeye
kalkılsa, 500'er sayfadan oluşan 900 ciltlik bir kütüphane
oluşturacağı hesaplanmaktadır.
Bu konuda evrimciler açısından çok ilginç bir açmaz
daha vardır: DNA, yalnız birtakım özelleşmiş proteinlerin
(enzimlerin) yardımı ile eşlenebilir. Ama bu enzimlerin
sentezi de ancak DNA'daki bilgiler doğrultusunda gerçekleşir.
Birbirine bağımlı olduklarından, eşlemenin meydana gele-
bilmesi için ikisinin de aynı anda var olmaları gerekir. Bu
ise, hayatın kendiliğinden oluştuğu senaryosunu yerle bir
etmektedir. San Diego California Üniversitesi'nden ünlü ev-
rimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim
1994 tarihli sayısında bu gerçeği şöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yapılara sahip olan proteinlerin
ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı za-
manda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede ihtimal
dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek
de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamın kimyasal
yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna
varmak zorunda kalmaktadır. (Leslie E. Orgel, The Origin of
Life on Earth, Scientific American, c. 271, Ekim 1994, s. 78)
Kuşkusuz eğer hayatın kör tesadüfler neticesinde kendi
kendine ortaya çıkması imkansız ise, bu durumda hayatın
yaratıldığını kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amacı
Yaratılış'ı reddetmek olan evrim teorisini açıkça geçersiz
kılmaktadır.