Page 130 - Mehdi ve Altın Çağ
P. 130

Hz. İsa (a.s.)'ın başkanlığı altında Hıristiyanlığın hakikati ile İslamiyeti birleştiren talebeleri, bu birleşmenin
               sağladıgı güç ile Mesih-i Deccal'in dinsizlik cereyanını, Allah'ı (c.c.) inkar fikrini etkisiz hale getirip, yok edecektir.
               Hem alem-i insaniyette inkar-ı uluhiyet niyetiyle medeniyet ve mukaddesat-ı beşeriyeyi zir ü zeber eden Deccal
               komitesini, Hazret-i İsa (a.s.) 'ın din-i hakikisini İslamiyetin hakikatiyle birleştirmeye çalışan hamiyetkar ve fedakar
               bir İsevi cemaati namı altında ve "Müslüman İseviler" ünvanına layık bir cemiyet, o Deccal komitesini,
               Hazret-i İsa (a.s.)'ın riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak; beşeri, inkar-ı uluhiyetten kurataracak.
               (Mektubat 413)

               Bediüzzaman hazretleri, Hıristiyanlığı bütün sapkınlıklarından arınmış olarak uygulayan müslüman isevilerin
               (Hiristiyanlar) Hz. İsa (a.s.)'ın komutası altında, Yahudilerin başına geçen Mesih-i Deccal'in fikir sistemini bir daha
               toparlanamayacak şekilde yok edeceğini ve Dünya'yı Allah (c.c.) 'ı inkardan kurtaracağını bildiriyor. Böylece
               dünyadaki Yahudi hakimiyeti tam anlamıyla son bulacak, güzel ahlak, hoşgörü, sevgi-saygı üzerine kurulmuş
               İslamiyet dünyaya hakim olacaktır.

               İsa (a.s.) Geldiğinde Başlarda Tanınmaması:

               Hazret-i İsa Aleyhisselam geldiği vakit, herkes O'nun hakiki İsa olduğunu bilmek lazım değildir. Onun mukarreb ve
               havassı, nur-u iman ile O'nu tanır. Yoksa bedahet derecesinde herke O'nu tanımayacaktır.
               (Mektubat, 54)

               Bediüzzaman hazretleri, Hz. İsa (a.s.) 'ın dünyaya geldiğinin ilk yıllarında ancak yakın talebeleri tarafindan imanın
               nuru ile tanınabileceğini, yoksa herkesin açıkça onu tanıyamayacağını bildiriyor.

               Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselam'ın nuzülü dahi ve kendisi İsa Aleyhisselam olduğu, nur-u imanın dikkatiyle bilinir,
               herkes bilemez.
               (Sualar, 487)

               Hz. İsa (a.s.) yeryüzüne ilk geldiği vakit (nüzul ettiği vakit) imtihan sırrı olarak kendisini bilmeyecek, daha sonra
               kendisinin farkına varacaktır. Talebeleri de imanın nuru ile O'nu zann-ı galiple (büyük zanla) sonradan
               tanıyacaklardır. Herkes açıkça O'nun Hz. İsa'(a.s.)olduğunu bilmeyecektir. Küçük bir Hıristiyan grup içerisinde
               mücadelesine başlayacaktır.

               İsa (a.s.) tam anlamıyla zuhur ettikten sonra görebilen herkes onu görecek ve hakiki İsa (a.s.) olduğunu
               bileceklerdir. Fakat yine de "-Acaba gerçekten İsa bu mu?" diye şüphe edenler var olacaktır; Böyle şüphesi
               olanlar küfürle suçlanamaz, çünkü bu konu bir Akaid konusu değildir. Yalnız böyle şüphede olanlar bu mübarek
               şahsın feyzinden, bereketinden mahrum kalabilir.


               İsa (a.s.)ın Küçük Bir Cemaati Olacak:

               İsa Aleyhisselam'ı nur-u iman ile tanıyan ve tabi olan cemaat-i ruhaniye-i mücahidinin kemiyeti, Deccal'in
               mektepçe ve askerce ilmi ve maddi ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işaret ve kinayedir.
               (Sualar, 495)

               Hz. İsa (a.s.) küçük bir cemaat içerisinde vazifeye başlayacaktır. Daha ziyade İsrail ve İsrail'e yakın bölgelerde
               faaliyet gösterecektir. Okullarda ve askeri birimlerde talebeleri olacak ilk başta kendilerini
               gizleyeceklerdir.(Allahualem)


               Hakim et-Tirmizi, "Nevdirü'l Usul"da şöyle nakletmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.): Meryem oğlu İsa
               Ümmetim içinde havarilerinden bir takım halkı bulacaktır. Başka rivayette ise Peygamberimiz (s.a.v.) üç
               defa: Muhakkak ki Mesih (İsa) aleyhisselam bu ümmetten birtakım kavimlere yetişecek ki, onlar sizin
               gibidirler. Yahut sizden daha hayırlıdırlar. İlkinde benim sonunda Mesih (İsa)nın bulunduğu bir ümmeti
               Allah asla utandırmaz, buyurmuştur.


               Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametler, 501
   125   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135