Page 132 - Mehdi ve Altın Çağ
P. 132
katından bir yardım eden yolla..." (Nisa Suresi, 75) ayetinde de bildirildiği gibi bir kurtarıcı istediklerini görürüz.
Allah yardımcı isteyen bu kavimlere elçilerini uyarıcı ve korkutucu olarak göndermiş, onları hidayet yoluna
çağırmıştır. Bu kurtarıcı onların içinde yaşadıkları mevcut sistemin tüm olumsuz yönlerini düzeltmiş, adaleti, barışı
ve güvenliği sağlamıştır.
Kuran'daki kıssalardan anladığımız her kavmin başına gelenlerin büyük ölçüde benzer olduğudur. İnsanların
yaşadıkları toplumsal çöküş, daha sonra uyarıcı olarak Allah'ın elçilerini göndermesi ve elçinin gelişiyle birlikte
yaşanan adaletli, huzurlu yaşam... Tarih boyunca her kavmin benzer gelişmeleri yaşaması Allah'ın bir İlahi
kanunudur. Nitekim Allah ayetlerinde şu şekilde bildirmiştir.
(Bu,) Daha önceden gelip-geçenler hakkında (uygulanan) Allah'ın kanunu (sünneti)dur. Allah'ın
kanununda (sünnetinde) kesin olarak bir değişiklik bulamazsın. (Ahzap Suresi, 62)
Allah'ın kanunlarında hiçbir değişiklik olmadığı, başka ayetlerde ise şöyle haber verilir:
...Onlara uyarıcı-korkutucu geldiğinde, nefretlerinden başkasını arttırmadı. (Hem de) Yeryüzünde büyüklük
taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-
kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin kanunundan (sünnetinden) başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın
kanununda (sünnetinde) kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah'ın kanununda (sünnetinde)
kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın. (Fatır Suresi, 42-43)
Ahir zamanda da savaş ve çatışmalar tüm dünyayı saracak, ahlaki çöküş küçükten büyüğe tüm insanları etkisi
altına alacak, zengin olsun fakir olsun her ülkedeki insanlar ekonomik bir darboğazın içine girecektir. Allah ahir
zamana ulaşan ve bu büyük zulüm karşısında çaresizlik içinde olan insanların kurtarıcı taleplerine de Hz. Mehdi'yi
gönderererek cevap verecektir. O, insanları zulümden kurtaracak, tüm yeryüzünü barış yurdu haline getirecektir.
Mehdi ile birlikte fakirliğin yerini zenginlik, kıtlığın yerini bolluk, savaşların yerini barış, zulmün yerini sevgi ve
adalet dolu bir hayat alacaktır. İslam ahlakının tüm batıl dinler üzerinde hakim olacağı bu dönemin adı ise Altınçağ
olarak bilinmektedir.
Okumakta olduğunuz bu çalışmanın bir amacı, Allah'ın insanlara bir rahmet, hidayet rehberi ve yol gösterici olarak
indirdiği Kuran-ı Kerim'de ahir zamana ve Mehdi'nin gelişine işaret eden ayetler üzerinde derin derin düşünmektir.
Kuran; hükmü kıyamete kadar geçerli olan, müminlerin hayatının tüm alanlarını kapsayan, her hükmün eksiksiz
yer aldığı Allah’ın eşsiz kitabıdır. Kuran’ın en büyük mucizelerinden biri, ilk vahyin inmesinden bu yana, her asırda
yaşayan tüm Müslümanların onda kendi çağlarına bakan bir yön, bir işaret bulabilmeleridir. Kuran’da ahir zaman
konusuna da işari olarak değinilmiştir. Özellikle peygamber kıssalarında Ahir Zaman’a bakan işari manada ayetler
bulunmaktadır. Bu kıssalar üzerinde düşünüldüğünde günümüzdeki olaylara işaret eden çok önemli sırlar bulmak
mümkündür. Allah müminleri kıssalar üzerinde düşünmeye teşvik eder:
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kuran) düzüp uydurulacak bir
söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, her şeyin çeşitli biçimlerde açıklamasıve iman
edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yunus Suresi, 111)
Ayetlerdeki işaretler, Kuran'ın her asra bakan ve çok fazla anlam yüklü bir kitap olmasının bir sonucudur. Kuran,
Peygamberimiz döneminde yaşanan olaylara, türlü gelişmelere baktığı gibi, ahir zamandaki olaylara da
bakmaktadır. Ayetlerde Peygamberimiz döneminde müminlerin yaptıkları mücadele, adaletli uygulamaları ve
yaşantıları aktarılırken, aynı zamanda tüm asırlara yönelik öğütlerde de bulunulmaktadır. Her bir ayet, dikkatli
okuyanlar için yüklü anlamlar içermekte, ayetlerde insanların ihtiyaç duydukları herşey açıklanmaktadır. Bir ayette
Kuran'ın bu özelliği "Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir
müjde olarak indirdik." (Nahl Suresi, 89) şeklinde bildirilir. Bediüzzaman Said Nursi'nin "Kur'an-ı Hakîm, hakikî
ilimleri havi (içeren, ihtiva eden) bir kitab-ı mukaddestir. Ve bütün asırlarda, insanların umum tabakalarına hitab
eden, ezelî bir hutbedir." (Konferans, 11) şeklindeki sözlerinde de Kuran'ın her asırdaki insanlara hitap ettiğine
dikkat çekilmektedir.
Bu bakış açısıyla incelendiğinde Kuran'da İslam ahlakının yeryüzüne hakim olacağı bir dönemin varlığına işaret
eden birçok ayet olduğu görülmektedir. Allah Tevbe Suresi'nde inanan kullarını şöyle müjdelemektedir:
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu
tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için
elçisini hidayet ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)
Allah ayetlerinde İslam dinini tüm diğer dinlere üstün kılacağını da haber vermiştir. İnkar edenlerin, insanları İslam
ahlakından uzaklaştırmak için gösterecekleri her türlü çaba ve girişim, Allah'ın yardımıyla sonuçsuz kalacak,