Page 135 - Mehdi ve Altın Çağ
P. 135

De  ki:  "Şüphesiz  Rabbim  hakkı  (batılın  yerine  veya  dilediği  kimsenin  kalbine)  koyar.  O,  gaybleri
               bilendir.De ki: "Hak geldi; batıl ise ne (bir şey) ortaya çıkarabilir, ne geri getirebilir.” (Sebe Suresi,48-49)

               “De ki: "Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur." (İsra Suresi, 81)

               Ağızlarıyla  Allah'ın  nurunu  söndürmek  istiyorlar.  Oysa  kafirler  istemese  de  Allah,  kendi  nurunu
               tamamlamaktan başkasını istemiyor. (Tevbe suresi, 32)

               Onlar  ki,  yanlarındaki  Tevrat'ta  ve  İncil'de  (geleceği)  yazılı  bulacakları  ümmi  haber  getirici  (Nebi)  olan
               elçiye  (Resul)  uyarlar; o,  onlara  marufu  (iyiliği)  emrediyor,  münkeri  (kötülüğü)  yasaklıyor,  temiz  şeyleri
               helal,  murdar  şeyleri  haram  kılıyor  ve  onların  ağır  yüklerini,  üzerlerindeki  zincirleri  indiriyor.  Ona
               inananlar,  destek  olup  savunanlar,  yardım  edenler  ve  onunla  birlikte  indirilen  nuru  izleyenler;  işte
               kurtuluşa erenler bunlardır. (Araf Suresi, 157)

               Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler
               hoş görmese bile. (Saff Suresi, 8)

               Sonra biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü'minleri kurtarmamız bizim üzerimize bir haktır.
               (Yunus Suresi, 103)


               Allah,  iman  edenlerin  velisi  (dostu  ve  destekçisi)dir.  Onları  karanlıklardan  nura  çıkarır;  inkar  edenlerin
               velileri  ise  tağut'tur.  Onları  nurdan  karanlıklara  çıkarırlar.  İşte  onlar,  ateşin  halkıdırlar,  onda  süresiz
               kalacaklardır. (Bakara Suresi, 257)

               Dediler ki: "Eğer seninle birlikte hidayete uyacak olursak, yerimizden (yurdumuzdan ve konumumuzdan)
               çekilip-kopartılırız."  Oysa  biz  onları,  kendi  katımızdan  bir  rızık  olarak  her  şeyin  ürününün  aktarılıp
               toplandığı, güvenli bir harem'de yerleşik kılmadık mı? Fakat onların çoğu bilmiyorlar. (Kasas Suresi, 57)

               İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun refah
               içinde şımarıp azan önde gelenleri (şöyle) demişlerdir: ‘Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde
               bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz’(O peygamberlerden her biri şöyle)
               Demiştir:  ‘Ben  size  atalarınızı  üstünde  bulduğunuz  şeyden  daha  doğru  olanını  getirmiş  olsam  da  mı?
               Onlar da demişlerdi ki: ‘Doğrusu biz,kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız’. (Zuhruf Suresi, 23-24)

               “Gönderilmişlere selam olsun.” (Saffat Suresi, 181)

               İşte  bunlar,  Allah'ın  ayetleridir;  onları  sana  bir  hak  olarak  okuyoruz.  Sen  de  gönderilen  elçilerdensin.
               (Bakara Suresi, 252)

               ...  Her  nerede  olursanız,  Allah  sizleri  bir  araya  getirecektir.  Şüphesiz  Allah,  her  şeye  güç  yetirendir...
               (Bakara Suresi, 148)

               Ve  derlerdi  ki:  "Biz,  ünlenmiş  bir  şair  için  ilahlarımızı  terk  mi  edeceğiz?"  Hayır,  o,  hakkı  getirmiş  ve
               gönderilen (elçi)leri de doğrulamıştı. (Saffat Suresi, 36-37)

               Andolsun, gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve
               zafer)  bulacaklardır.  Ve  hiç  şüphesiz;  bizim  ordularımız,  üstün  gelecek  olanlar  onlardır.  (Saffat  Suresi,
               171-173)

               Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete
               uğratıldıkları  şeye  sabrettiler.  Allah'ın  sözlerini  (va'dlerini)  değiştirebilecek  yoktur.  Andolsun,
               gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi. (Enam Suresi, 34)
               “Birbiri ardınca gönderilenlere andolsun” (Mürselat Suresi, 1)


               Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O'dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam'ı) bütün dinlere karşı
               üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 9)

               Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara vaadetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri
               nasıl  'güç  ve  iktidar  sahibi'  kıldıysa,  onları  da  yeryüzünde  'güç  ve  iktidar  sahibi'  kılacak,  kendileri  için
   130   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140