Page 162 - Risale-i Nur - İman ve Küfür Muvazeneleri
P. 162
164 ÎMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ
hayalin altındaki Hakikatın bir köşesini gösterdim. Şimdi
seyahatıma dönüyorum.
Gitgide baktım ki benim elime iki şey verildi. Biri, bir
elektrik; o taht-el arz tabiatın zulümatını dağıtır. Diğeri, bir
âlet ile dahi azîm kayalar, dağ-misal taşlar parçalanıp bana yol
açılıyor. Kulağıma denildi ki: "Bu elektrik ile o âlet, Kur'anın
Hazinesinden size verilmiştir." Her ne ise, çok zaman öylece
gittim. Baktım ki, öteki tarafa çıktım. Gayet güzel bir bahar
mevsiminde bulutsuz bir güneş, ruh-efza bir nesim, hayatdar bir
ِ
Âb-ı Leziz, her taraf şenlik içinde bir Âlem gördüm. لِلّ دمحْلَا
ه ن ْ َ
dedim.
Sonra baktım ki, ben kendi kendime mâlik değilim.
Birisi beni tecrübe ediyor. Yine evvelki vaziyette o sahra-yı
azîmede, boğucu bulut altında yine ben kendimi gördüm. Daha
başka bir yolda bir saik beni sevkediyordu. Bu defa taht-ez
zemin değil, belki seyr ve seyahatla yeryüzünü kat'edip öteki
yüze geçmek için gidiyordum. O seyahatımda öyle acaib ve
garaibi görüyordum ki, tarif edilmez. Deniz bana hiddet ediyor,
fırtına beni tehdid eder, herşey bana müşkilât peyda eder. Fakat
yine Kur'andan bana verilen bir vasıta-i seyahatımla
geçiyordum, galebe çalıyordum. Gitgide bakıyordum, her tarafta
seyyahların cenazeleri bulunuyor. O seyahatı bitirenler, binde
ancak birdir. Her ne ise... O buluttan kurtulup, zeminin öteki
yüzüne geçip güzel güneşle karşılaştım. Ruh-Efza nesimi tenef-
ِ
füs ederek, لِلّ دمحْلَا dedim. O Cennet gibi o Âlemi seyre baş-
ه ن ْ َ
ladım.
Sonra baktım: Biri var ki, beni orada bırakmıyor. Başka
yolu bana gösterecek gibi, yine beni bir anda o müdhiş sahraya
getirdi. Baktım ki: Yukarıdan inmiş aynı asansörler gibi
muhtelif tarzlarda bazı tayyare, bazı otomobil, bazı zenbil gibi
şeyler görünüyor. Kuvvet ve istidada göre onlara atılsa yukarıya