Page 101 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 101

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                     MÜNAFIKLARIN VE  SLAM KARŞITLARININ MEVLANA MERAKI

                     İslam dinine açıkça tavır almış olan bazı kişilerin Mevlana'nın bazı görüş-
                 lerine yoğun ilgi ve açık bir sempati göstermeleri oldukça dikkat çekicidir.
                 Allah'a, Sevgili Peygamberimiz (sav)'e ve dinimizin bütün kutsallarına yönelik sal-
                 dırgan bir tutum içinde olan, hatta 'her türlü dini düşünceye karşı olduklarını'

                 açıkça söyleyen kimi şahısların, 'Mevlana'nın görüşleri ve eserleri hakkında tam
                 zıttı bir yaklaşım göstermeleri' yakından incelenmesi gereken bir husustur.
                    İslam'a karşı olan bu kişilerin yanı sıra, 'kendilerini Müslüman olarak tanıtan
                 ama dine karşı soğukluklarıyla dikkat çeken münafık karakterli kimselerin de,

                 aynı şekilde Mevlana'nın görüşlerine sıcak yaklaşmaları' dikkat çekicidir.
                    Bu durumun sebeplerini anlamak içinse, öncelikle Mevlana'nın eserlerinin ve
                 görüşlerinin daha yakından incelenmesi gerekir.
                    Bilindiği gibi Mevlana Celaleddin Rumi 13. yüzyılda yaşamıştır. En önemli

                 eserlerinden biri Mesnevi'dir. Onun vefatından sonra derlenmiş ve yazılmış olan
                 bu eserdeki görüşlerin ne kadarının Mevlana'ya, ne kadarının başkalarına ait
                 olduğu tartışmalı bir konudur. Bazı tarihçiler 'Mesnevi'yi Mevlana'nın oğlunun
                 yazıp babasına malettiğini', bazıları da 'Mesnevi'nin 3 ayrı kişi tarafından kaleme

                 alındığını öne sürerler.
                    Mesnevi'nin gerçek yazarı kim olursa olsun, bu eserde Kuran'a uygun olmayan
                 çok fazla anlatım vardır. Bu anlatımlarda, Kuran'da açıkça 'haram' olduğu bildirilen
                 bazı fiillerin, 'İslam'a göre sözde meşru olduğu' öne sürülmektedir. Çok açık ve

                 uygunsuz üsluplarla, 'homoseksüelliği ve çocuklara tecavüz edilmesini içeren
                 kıssalar anlatılmakta', 'kadınlar aşağılanarak cinsiyet ayrımcılığı yapılmakta',
                 'şarabın helal olduğu savunulmakta', 'Mesnevi'nin kutsal bir kitap olduğu öne
                 sürülmekte', 'yaşamın evrimle meydana geldiği belirtilmekte', 'Mevlana'nın Pey-

                 gamber olduğu ima edilmektedir'. Oysaki bunlar, İslam'a ve Kuran hükümlerine
                 tümüyle zıt görüşlerdir.
                    İşte İslam karşıtlarının ve Müslüman görünümü altında İslam'ı hedef alan kim-
                 selerin Mevlana merakının sebebini tam da bu noktada aramak gerekir.

                     Mesnevi'deki İslam'a zıt olan görüşler, Mevlana'nın şahsına ait olmayabilir.
                 Ve bu bölümleri ekleyenler de bunu cahilliklerinden ya da bilgisizliklerinden
                 dolayı yapmış olabilirler. Ancak, her halükarda, Mevlana'ya atfedilen; Kuran'a
                 ve Türk-İslam ahlak anlayışına uygun olmayan anlatımların 'sözde İslam adına'

                 yayılması hem dini hem de toplumsal açıdan büyük bir tehlikedir. İslam hakkında
                 yeterli bilgiye sahip olmayan kimi Müslümanlar, karşılaştıkları bu durum dolayısıyla
                 bir 'zihin karışıklığı' yaşayabilir ve bilinçsizce Kuran'ın ilkelerinden ve inançlarından
                 uzaklaşabilirler.







                                                                                                             99
   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106