Page 89 - Kuledeki Küçük Adam
P. 89
oldukları için de, sakat, eksik, kusurlu canlılar olmalıdır. Evrim-
ciler geçmişte yaşamış olduklarına inandıkları bu hayali varlıklara
"ara-geçiş formu" adını verirler.
Eğer gerçekten bu tür canlılar geçmişte yaşamışlarsa bunların
sayılarının ve çeşitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması
gerekir. Ve bu garip canlıların kalıntılarına mutlaka fosil kayıt-
larında rastlanması gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu
şöyle açıklamıştır:nu şöy le açık la mış tır:
Eğer te orim doğ ruy sa, tür le ri bir bi ri ne bağ la yan sa yı sız ara-ge çiş
çe şit le ri mut la ka ya şa mış ol ma lı dır... Bun la rın ya şa mış ol duk la rı -
nın ka nıt la rı da sa de ce fo sil ka lın tı la rı ara sın da bu lu na bi lir.
(Char les Dar win, The Ori gin of Spe ci es: A Fac si mi le of the First
Edi ti on, Har vard Uni ver sity Press, 1964, s. 179)
Ancak bu satırları yazan Darwin, bu ara formların fosilleri-
nin bir türlü bulunamadığının da farkındaydı. Bunun teorisi için
büyük bir açmaz oluşturduğunu görüyordu. Bu yüzden, Türlerin
Kökeni kitabının "Teorinin Zorlukları" (Difficulties on Theory)
adlı bölümünde şöyle yazmıştı:
Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse,
neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün
doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış
ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin
yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü
olarak bulamıyoruz... Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka
böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir
süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı
ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır. (Charles Darwin, The
Origin of Species, s. 172, 280)
87